Aşk Başkalığı
Aklımın kibrit çöpüyle ustalık isteyen unutuşların küresel yalnızlığı seni çağırıyor. Keşke, bir gecenin tevazuyu sende bıraktığı ve beni bende kaybettiği bildirilen zalim saatinde uğrayabilseydin acılarıma. Onları görüp, onlara dokunup, saçlarını okşayarak başlamaları gereken yerden bitmeleri gereken kalbime çok yakın olduğunu ve artık beni bırakmaları gerektiğini söyleseydin.
Uçuruma uçurtma şenliği düzenlemişler, hiçbirini tutmadım uçurtmaların; vazgeçtim de zaten uçurmaktan. Hayallerim, pörsük masallardaki şiddetli yok oluşlara salıverince kendini; ben vazgeçtim ben olabilmek için diretmekten.
Keşke, hatırlı bir sonbahar yaprağının sarısına uğramak için de olsa görünsen hayatıma. Sevdiğin şarkıların sözlerini tamamlayıp bestelenen unutuşuna nakaratı aşkta kaybolan sonsuzluklar ısmarlardım. Sana kavanoz olsam kelebeğin üç günlük ömrünü bile hapsetmezsin bana. Keşke, tıraşlanırken hatalarımız; tıraş köpüğünün beyazlığı kadar saf olabilse kalp ağrılarımız.
Geceler sanki takım elbiseli adamların yakalandıkları cahil insanlar bülteni. Gazetelere çıkıp demiyorlar ki; bir deli kalbin bin yangına sarıldığı acı matemlerin şahidiyiz…
Anlamazsın, neyse, bunu da boş ver beni boş verdiğin gibi. Bir hayli zaman olmuştu kalp voltamla adımlarımın sessizliğini senden yana kullanmayalı; bunun için geldim. Siliyorum kalbimden seni. Silgimin iziyle dövüyorum kirpiklerini, ağlatınca güzel değillerdi de ağlayınca güzellerdir belki. Bilmem, görmedim.
Adını sorduğumda kalbime, çiy satırlarımın maşrapayla dökülen kirli suları oluyor kalemim. Sormak istemem, sordurmasın kaderim.
Keşke, ben ve sen fazlalığı okşasaydı saçlarını, şampuanlanırdı aşk başkalığı; Temiz kalmak için diretmezdi kalpten sana açılan dünyamın kof ayrılığı…
Güzeldi.Tebrikler...