Aşk Yolu
Yasal bağlılık mı,yoksa gönül bağlılığı mı önemlidir.Yasal beraberliğin olmadığı ilişkilere günah ve ahlak dışı kabul eden bir toplumun ön yargılarını ve hala tabularını yıkamadığımız bu ülkede,gönül bağlılığının daha çok geçerli olduğunu nasıl kabul ettirebiliriz.Lakin yaşayan yürek mi daha zengindir,yoksa duyan kulak mı?.Oysa nikah altında olup ta,gizli saklı günah işleyen sayısız insan yaşamaktadır.Tabi burada bahsedilen imam nikahı da değildir.Beraberliği garantileştiren,yasallaştıran mutlak resmi nikahtır.Lakin son zamanlarda görülen örneklerde bu da artık pek geçerli değildir.Çünkü boşanma oranları gittikçe sıklaşmıştır.
Bağımsız yaşamaya alışan bir insanın,beraber yaşlanmaya karar verdiği bir insanla yaşamaya başladığında,hiç bir şeyi paylaşmayı beceremez,çünkü daha önceleri yalnız ve özgür ruhu,ikinci kişiye ayak uyduramaz,bu yüzden çatışmalar başlar.Örneğin televizyonda herhangi bir kanalı tercih eden biri,diğerinin farklı kanalı istemesi yüzünden tartışır.Adeta kumanda kapanın elinde kalır.Yatağın sağında veya solunda yatmaya alışmış veya,gece lamba açık ya da kapalı uyumaya alışmış biri de rahat uyuyamaz.Mesela geç saatlerde uyumaya alışmış biri,gezindiği terlik sesleri yüzünden erkenden yatanı da uyutmaz.Giyim zevki,yemek kültürü,sosyal yaşam tarzı ve bunun gibi bir çok örneklerle başlayan zıtlaşmalar,birbirlerinin huylarını anlayana,paylaşmayı öğrenmeye kadar uzun yıllar devam eder.
Aşk yolunda beraber devam edeceğimiz kişiden çocuğumuz olacaksa,en başta çocuğumuzun emniyeti açısından güvenlik kemerini sıkı sıkı bağlamalıyız.Çocuğumuz bizimle devam edeceği yolda ne kadar sarsıntı geçirse de,o kadar az canı yanar.Berberliklerde çocuk için verilen karar,en doğru ve sağlam seçim olmalıdır.Zira çocuklardan sonra geri dönüş oldukça zor ihtimaldir.
İnsanın içini yiyip bitiren en pis parazit kıskançlıktır.Beraberliğin ilk aşamasında en sıkça rastlanan engel budur.Tartışmalar gerginlikler,en çok bu yüzden yaşanır.Bütün bu ayrıntılar ilk önceleri gözle görülmez toz tanecikleri kadardır.Lakin ileri yıllarda devleşir,her şey göze çöp gibi batar.Erkek bazen kapıyı vurur çıkar,dışarıda bir kaç tur dolanır,belki bir deniz kenarında bir bankta bir kaç şişe birayla teselli bulur.Büyük ihtimalle kadın,evde kalan taraftır ve yalnızlığını dört duvar arasında acısıyla paylaşır.Çünkü kadının gecenin bir vakti kapıyı vurup çıkacak kadar ne özgürlüğü ne de cesareti vardır.Bazıları ise evde bir kaç şey kırarak rahatlar.Lakin gerçek yürek bunlara katlanamaz.Ne kadar kızgın ve öfkeli de olsa, yüreğine yenik düşer,sevgilisinin kollarında huzura kavuşur.İnsanlar bazen öfkelerini içine bastırır,bazıları dışarı taşırır.
Bütün bir yaşamın içinde sevgiyi ve sevgiliyi barındırmak en büyük erdemliktir.Paylaşmayı öğrenmek ve her şeyi kabullenmek uzun bir emektir.İlk zamanlar paylaşmayı beceremeyen çiftler,yaşlılıkta paylaşmayı öğrenir,o zaman da yatakları ayrılır.Çünkü biri horlar,diğeri öksürür.
Hayat bazılarına çok geç kalınca bir şeyler öğretir.Aşk sağlamasında,en büyük pay en çok acı çekenindir.