Asosyallik İnsanın Kaderinde Var mıdır

Konuya girmeden önce basit bir deney yapalım. Çevremize bakıyoruz, işlek bir caddede öylesine çok kalabalık olan ara sokaklardan iş, okul veya günlük randevu vasıtasıyla geçiyoruz. Oysa hayatın akışına kapılırken yorgun ve dalgın bir anınızda bir dakika bile olsa duraksıyorsunuz.

Asosyallikle geçici yalnızlık hali karıştırılmasın. Her insan hayatının bir döneminde yalnızdır. Zaten aksi bir durum da düşünülemezdi. Zira sürekli insan peşinde koşanların zamanla beden ve ruh sağlığı dengesi bozulabilir. Asosyal kimselerin aile ve arkadaş çevresi oldukça sınırlıdır. iki şekilde kendini gösterebilir. Bunlardan ilki konuya bağlı olarak narsist kişilik bozukluğu yani kendi dışındaki kimseleri reddederek hayatta sadece kendi seçimlerini, zevklerini, inancını önemsemesi akabinde garip ve marjinal giyim kuşamla kendi tarzını yansıtarak başkalarından daha dikkat çekici görünmeye ve kendini beğenmiş tavrıyla hava atarcasına etrafta umarsızca dolaşmasını örnek verebiliriz. İkincisinde ise içine tamamen kapanık, sosyal fobiye yatkın, toplum içinde iki kelimeyi bir araya getirememe, yemek yemekten kaçınma, toplu taşıma araçlarında öksürürken, hapşırırken rezil olma korkusu olarak kendini gösterir. İki durumda da kişi aşırı uçlardadır. Ya çok fazla içe dönüktür, ya da devamlı dışa dönüktür. Burada bahsedilmek istenen asıl nokta; 'Asosyallik insanın kaderinde var mıdır?' sorusudur. Elbette kaderimizde varsa önüne geçemeyiz fakat herhangi bir sorunumuz olduğunda bunu iyileştirmenin yolunu ararız. İnsanlar değişik karaktere sahiptir. Asosyallik tıpkı depresyon gibidir hatta depresyonun yakın arkadaşıdır. Asosyal kişilik bozukluğu insanın kaderinde vardır. Çünkü asosyal olmayı kısmen kendimiz seçeriz. Asosyal olmaktan kurtulmak ise insanın kendi elindedir. Bunun dışında geçmişte arkadaş çevresinde yaşanmış travmatik olaylara maruz kalmışsa, tipi ve düşüncesi hakkında dalga geçilmişse, dışlanmışsa ya da garipsenmişse bu kişi kendi elinde veya olmadan asosyal hayatıyla tanışır. Ben kendimi örnek verecek olursam, ben de belli bir dönem asosyal kişilik bozukluğu yaşadım. İnsanların bana olan sebepsiz bakışlarında, 'Beyefendi/hanımefendi pardon ama niçin baktınız, bir sorun mu var? demek yerine kızaran yüzümü saklamaya çalışır, içimde ise garip bir ürpertiyle hiçbir şey olmamış gibi yoluma devam ederdim. Yabancı kişilere duyulan utangaçlığın aslında normal bir süreç olduğunu bilmeme rağmen eğer günlük hayatımı sekteye uğratacak cinstense o zaman sorunun ciddiyetini anlayarak kendimce çözüm arayışına giriyorum. Vakt-i zamanında bir psikolog ve psikiyatra da başvurmuştum. İlaç kullandığımda ortaokulun son sınıfındaydım ve liselere giriş sınavına hazırlanıyordum. Bu sebeple içime kapanıp hayatı kendime zehir etmiştim. Hatta intihar düşünceleri havada uçuşuyordu. Sonrasında geçici de olsa bir kişisel dönüşüm yaşamıştım. Aşırı özgüven patlaması, bağırtı, çağırtı, arkadaşa kızıp kavgaya karışma ve asi tavırlarla kendini gösterirdi. Asosyal olmak benim kaderim mi diye isyan ettiğim oluyordu. Liseye başlarken sessizlik, tembellik, arkadaşlara kendini beğendirme çabası sonucunda dışlanınca da özgüvenin gereksiz tavan yaparak sonlara doğru aşırı çalışma isteği, arkadaşları reddetme gibi dönemsel asosyallik yaşadım. Herkes dönem dönem mutlaka bu tarz sorunlar yaşamıştır. Önemli olan kişinin rahatsızlığının farkına varıp tedavi olma kararını verme mertliğini göstermesidir. Asosyallik deyip geçmemek lazım. Birey toplumun bir parçasıdır. Eğer kişi günlük rutininde hata yapma korkusundan muzdarip ise, insan içinde konuşma, öksürme, yemek yeme, bankta yalnız oturma ve kulaklıkla müzik dinleme gibi gündelik istek ve ihtiyaçların önünü tıkayacak haldeyse asosyallikten şüphe duyulur.

Ne demiştik? Asosyallik insanın kaderinde vardır. Fakat bu rahatsızlık önlenebilir, öncesinde yaşayıp sonrasında düzelebilir. Geçici yalnızlıklardan farkını tekrar açmak gerekirse asosyal kimselerde kendini kanıtlama çabası veya içine kapanma şeklinde kendini gösterir. Geçici yalnızlığı seçen kişiler sosyal hayata adapte olabiliyorsa asosyallikten veya sosyal fobiden söz edilemez.

07 Ağustos 2016 3-4 dakika 7 denemesi var.
Yorumlar