Ateş
Tüm toplumlar genelinde doğu toplumlarının ateşe karşı özel bir ilgisi vardır.İlgi ve sevginin nerede korkuya dönüştüğü ise ayrı bir yazı konudur belki.Bu ilgi doğaya ateşle karşı çıkma sevinci midir,Zerdüştlüğün etkisi midir garip bir fantezi midir bilinmez. Ama doğu toplumlarında ateşle az çok haşir neşirlik vardır.Bugün son temsilcilerinin İranda Ateşgedeler de yakılı tuttukları ateş bin yıllardır insanların yüreğini ve bedenini yaka gelmektedir.
Doğu toplumları ateş sevgisini o kadar abartmışlardır ki bayram seyranlarda üzerinden atlamayı bile fanteziye dönüştürebilmişlerdir. Bugünün mantığıyla ateşin üzerinden atlamanın nasıl bir zevk verdiğini anlamak zor, fakat Batı toplumlarında da durum çok farklı değildir. Feraset dışı paralarla yaptırılan konutlarda ısınmayı teknolojiye tevdi etmişken salonun bir yerine şömine koydurmak ateş sevgisi değil de nedir?
İnsanoğlu ateşle ısınma, aydınlanma, haberleşme, öldürme, cezalandırma, alet yapma, doğaya hükmetme ve envai şeyle yetinmeyerek hayvan terbiye etmede kullanacak kadar abartmıştır. Ateşle cezalandırma Nemrut'tan Hitler'e kadar süre gelen zaman diliminde çeşitli toplumlarda özellikle hükümranlarca kullanılmıştır.
Medeniyetlerin olmazsa olmaz öğesi ateş bugünkü yaşamın da mimarlarındandır. Demiri eğme gücünü insanoğluna veren ateş değil midir? Kumu şeffaf bir maddeye çeviren sanatın adı da ateştir.İbrahim'i ve Aynzeliha' yı yakmayan ateş yüzyıllardır insanoğlunu silah ateşiyle yakmaktadır.
Prometenin Tanrılardan çaldığı ateşten, Bağdat kütüphanelerini yakan Moğol ateşine, Sanayi devriminden sigaranızın ucundaki ateşe, Yunan olimpiyat meşalesinden bilgisayar ekranınızdaki sanal ateşe kadar ateşin yaşamınızdaki yerini sorguladınız hiç?
Ateşi ister kimyasal bir olay olarak algılayın ister mistik bir öğe olarak algılayın. Ateş algılaamanızda yüreğinizi bir Zerdüşt Ateşgede'sine çeviren sevgiliyi anımsamıyorsanız ateş algınızı gözden geçirmekte büyük yarar vardır.