Atma Ziyaa
Neşeli Günler filmine dair anekdotlar.
Dün denk geldi “Neşeli Günler” filmini tekrar izledim. Her bir sahnesini defalarca gördüğüm için farketmiş olduğum bazı hususları ve edinmiş olduğum bilgileri yazıya dökmeye karar verdim. Bunların çoğu kendi izlenimlerim olduğu için doğrulukları tartışılabilir, kesin bir iddiam yoktur. Türk sineması Yeşilçam döneminde zekice pratik çözümlerle sorunları aşma yeteneğine sahip olmuştur. Bunlardan bazılarına değinmek istedim. Hatam varsa affola…
1. Herşeyden önce “Turşucular” filmi diye tanımlanır toplum içinde. Dünya sinema tarihinde bir filme toplumun kendisinin alternatif bir isim ürettiği başka bir örnek var mıdır? Ben bilmiyorum. Varsa bile herhalde birkaç taneden fazla değildir.
2. Filmin piyasada iki orijinal kopyası vardır. Birisinde görüntü üstten ve alttan kesiktir. Bu duruma pek çok eski Türk filminde rastlanmaktadır, sebebinin teknik nedeni hakkında herhangi bir fikrim olmadığını belirtmek isterim.
3. Erkek çocuk oyunculardan bir tanesi özellikle küçüklüğünü canlandırdığı karakterin büyüklük haline davranışını duruşunu taklit düzeyinde çok benzemektedir, aralarında bir akrabalık bağı var mı bilemiyorum.
4. Evdeki kavga sahnesinde hakem olması istendiğinde Ziya'nın tadına baktığı turşu suları aslında aynıdır. Renkleri bile aynıdır.
5. Kavga sahnesi sonrasında kardeşi Ziya'yı evden kovan Kazım, rolünü orta oyunu geleneğine uygun davranarak canlandırmaktadır. Davranışları geleneksel kalıplar içermektedir.
6. Ayrılma sonrası taşınma sahnesindeki kamyonetin içi boştur. İç kısım siyah olduğu için görünen ön tarafa sadece bir sıra sandalye dizilmiştir.
7. Taşınma sahnesinden hemen sonraki lavaboda bardak yıkama sahnesine geçerken müzikte bir kesilme vardır. Muhtemelen müzik filme eklendikten sonra kısaltma yapılmıştır.
8. Kazım Usta ütünün fişini duvardaki prize takarken fiş yere düşmektedir. Çünkü duvarda priz yoktur. Sahnenin yerleştirilmesi esnasında ütü masasının bulunduğu yerde priz olmadığı için duvara bir tane takmakla uğraşmak yerine böyle bir yola başvurulmuştur. Ayrıca birkaç dakika sonraki elbise ütüleme sahnesinde ütü buz gibi soğuktur doğal olarak.
9. Saadet hanımın eve taşıyarak getirdiği tüp boştur, çünkü o hızla o ağırlıkta bir tüpü taşıyabilmesi mümkün değildir.
10. Boşandıktan sonra taşındıkları yeni dükkanlarının camlarının üzerindeki isimler film için mi yazılmıştır, yoksa bu dükkanların gerçek sahiplerinin isimleridir de filmdeki karakterlere mi verilmiştir? Bu konuyu ancak bilgi sahibi olan kişiler aydınlatabilir?
11. Oya Aydoğan'ın ilk fabrika sahnesinde içerideki aletlerin, makinaların hiçbirisi çalışmıyordur, sadece çalışan bir fabrika izlenimi oluşturacak ses efektleri eklenmiştir.
12. Ziya akşamüzeri Nilgün’ün peşinden giderken başındaki itfaiyeci kaskı balkonun alt kısmına çarpıp düşmekte. Tasarlanmış bir durum olmayabilir. Çünkü Şener Şen duraklıyor. Muhtemelen yönetmen devam etmesini söylüyor olabilir.
13. Televizyondaki Küçük Ev dizisinin sesleri TRT'den alınma orijinal sesler midir yoksa film sonradan seslendirilirken onlar da mı yeniden görüntünün üzerine konuşulmuştur? Büyük olasılıkla ikinci seçenek doğrudur.
14. Oya Aydoğan'ın erkek arkadaşına buluşma sözü verip ektiği sahnede zaman sıralamasında hata vardır, çünkü daha önceden zaten buluşmuş oldukları için, ilk kez söz verilip de ekilen bir kişi gibi davranması mantıklı değildir.
15. Oya Aydoğan’ın ikinci fabrika sahnesinde makinalar bu kez gerçekten çalışmaktadır. Büyük olasılıkla çekimler fabrikanın mesai saatlerine denk gelmiştir.
16. Ziya'nın karakolda özür dileme sahnesinde hediye ettiği jilet paketini Selim Naşit gerçekten elbisesinin içine düşürmektedir. Rol gereği değildir, jilet paketini bulamamış ama oynamaya devam etmiştir.
17. Ziya’nın düğün şekerlerini çaldığı sahnedeki gelin Şener Şen'in davranışlarına gerçekten gülmektedir.
18. Çocuklarıyla kavuşma sahnesinde rahmetli Adile Naşit gerçekten ağlıyor. Şahsi fikrimdir, öyle olmama ihtimali mevcuttur.
19. Münir Özkul, "Demek bir kadın istiyorsunuz?" dediği sahnede Batı tiyatrosunun unsurlarından yararlanıyor ve konuşması bir tiradı andırıyor.
20. Münir Özkul'un Adile Naşit'in dükkanına baskına gittiği sahnede Adile Naşit “Affetmişsin sen onu” diyor. Günümüzde pek kullanılmasa da "yanılıyorsun, hiç de bile, öyle değil" anlamlarında kullanılan bir deyim.
21. TRT’deki haber sahnesi gerçek bir haberden kesit olmayıp, film için çekilmiştir. Spikeri ise sinema oyuncusu Sezai Aydın canlandırmıştır.
22. Filmin müziklerinin önemli bir kısmı başka komedi filmlerinde de kullanılmıştır.
© Deniz Karakurt
Alıntılarda ve paylaşımlarda yazarın adı belirtilmek zorundadır.
Kaynak: Kişisel Web Sayfası