Avşar Yörük Obaları 2
Avşar yörük için sabah erken olur. Avşar yörük kızının erkeği için gün, yıldızlar gökyüzünden kayıp olmasıyla başlar. Güneşin doğması beklenmez. Zaten keçiler, kuzucuklar melemeye, horozlar ötmeye, köpekler havlamaya, sığırlar böğürmeye, eşekler anırmaya, atlar kişnemeye başlar. Zamanı gelince erken yatmak erken kalkmak gerekir. Bu nedenle sağılan sütler yayıklanarak yağları alındıktan sonra kazanlarda akşamdan kaynatılır, yoğurtlar çalınır, çökelekler basılır peynirler kesilir. Yatma zamanı gelince de yaylada çadırda iseniz, kızıl kilimler çıkartılıp üzerine keçi dersinden işlenmiş postlar serilir. Koyun yününden yorganlarla yatılır. Keçi postları kışın sıcak yazın serin tutar. Avşar sabah kalktığında aile içinde görev taksimi yapar, gözlemeler, gartmerler içine de peynir yumurta gibi nevaleler bohçalanarak azzık yapılır,, Bağa, bostana, tarlaya, sürüyü sağmaya gidecek olan, azığını alarak ata veya eşeğe binerek yola koyulur, çobanın azığı kesinlikle unutulmaz , unutulduğu zaman çoban ceza olarak o gün bir keçi veya koyunu keserek kendine azık yapar..
Eşeklerle eli bakraçlı sürüyü sağmaya giden genç kızlar. Sürülerin yanına varınca, gençlerle keçi ve koyunlar arsında bir koşturmaca bir boğuşma başlar, yakaladıklarını kadınların yanına getiren gençler bir eşeğe biner gibi keçi veya koyunu bacakları arsına sıkıştırarak kızların keçileri daha rahat sağmasına yardımcı olurlar. Bu kovalamaca da çıngırak sesleri sanki için için ağlar, bazen ıslık olur bazen nara; beklide yurtların acılarını , sevdalarını anlatır. O ses bazılarının yüreğini dağlar, bazılarının gönlünü coşturur Bazıları için ayrı ayrı anlamı vardır . Çıngırak seslerinin. Çıngırağı kayıp olduğu için ağlayan çok çona çoban bilinir , bir sevdadır o Avşar için...
Alaca karanlık olunca çöker sessizlik ortalığa, sessizliği bozar koyunların yayılmaya gidişi. Ama yinede sesizdir koyunların yürüyüşü usul, usul süzüle, süzüle yürür koyunlar, arada bir karabaş veya güdük havlar salar korkuyu dağlara. Elbet canavarlarda boş durmaz bekler; fırsatını bulursa altmış koyunu bir anda sıkar, sıkarda geçer sürüyü talan eder.. Ama yamandır çoban köpekleri ; vermeyince canını, vermez koyunu..
Bütün hayvanlar gece uykusuna yatmışken, hatta tavukların tüneyip derin uykuya dalmasının ardından, tilkinin kendisini bile alıp götürmesine bile uyanmazken, koyunlar o karanlıkta ala görebiliyor.Hatta otun zehirlisini zehirsizini, temizini, tazesini bile net olarak seçebiliyor. Mevla'nın bahşettiği bu yeteneğe sahip bu hayvanlar etiyle sütüyle derisiyle yünüyle insanlığa hizmet etmekteler. Yayılırken bile otun tamamını yemez , yarısını bırakıp geçer, diğer hayvanlara da pay bırakır..
Bağ, bostan, tarla ve sağma işini bitiren eli kınalı genç kızlar, eşeklere, atlara, katırlara yüklenen nevaleyle köyde yaşıyorsa evlerine yaylada yaşıyorsa çadırlarına artık yavaş yavaş dönmeye başlar. Güneşin iyice yükselmesiyle, sırma saçlı, çetme kaşlı, tek melikli, eli kınalı kızlar oya, nakış işlemeye, kara çul, kızıl kilim, heybe, çuval telis dokumaya başlarlar. Elleri çalışırken ecdattan kalma motifleri, hayvan figürlerini dokumaya işlerlerken , dilerlide boş durmaz, nameler, atışmalar, yakınmalar, bilmeceler, Türküler birbirine eklenir. Güneş batarken, büyük baş hayvanların sağım, bağlama ve yemek gibi akşamın son işleri, yapılır yeni güne hazırlık yapılır..
Evlerinde ve çadırlarda sabah işini bitiren analar, ellerine aldıkları kirmen, iğ, tengerek , Halaç, bükerlerken veya urgan ipi eğere eğere konu komşuya giderler. Bir dam veya ağaç gölgesi yada manzaralı bir tepe bulup anlatırlar geçmişlerini birbirlerine. Dertlerini sevinçlerini ortaya koyarlar, çareler ararlar birbirlerinden. Anlatırlar, ?Ana candan yana, baba benden yana diye diye evlatlarının geleceğini. Yaşlı ebelerde boş durmazlar, üretkendirler. Oturdukları yerlerden golan, heybe kilim dokurlar, rengarenk desen verirler, geçmişlerini aksettirirler motiflere, isterler ki torunları yavrularını giydirip sırtarlını ayaklarını sarsın dokudukları golanla ,yün çorapla . Hatta bebekler nazardan korusun diye kolanların ucuna mavi boncuk desenleri işleyip dizerler değişik değişik şekillerde. Yaptıkları işlemeler maharet ister. Ne yapsalar yakışır nasırlaşmış ellerine, bir düzen bir ahenk vardır ellerini parmaklarını aşağı yukarı hareket ettirmede...
Avşar saygındır bir birlerine kızı kızanı, anası babası, dedesi ebesi, küçüğü büyüğü hürmetkardır kültürü görgüsü gereği, su kenarında esbap yıkarken oradan geçen Avşar yiğidine ver mendilini yıkayım der, bostanda ise bir mısır, kelek koparır verir, azzığından bir şeyler atıştırırken, elindeki lokmasını verir. Katır, eşek, at sırtında ise büyüğünü görünce hemen iner aşağı, karşıdan karşıya geçiyorsa bekler önce büyüğünün önce geçmesini. Söz büyüğün ekmek küçüğündür, Ekmek büyüğün su küçüğündür. Avşar kadını kızı kızanı arasında..
Gece boyunca yayılan sürüler, güneşin tepeden bastırmasıyla ya bir ağlın içine veya bir ağıcın gölgesine yatırılır... Her varlığa nasip olmayan gözüyle gördüğü, koku alma duyusuyla seçtiği temiz ve leziz otları yemiş, bunu sindirmek içinde artık dinlenmeye çekilmiştir.. Onun hayat sistemi de böyle işlemektedir. Gece boyunca sürünün başında bulunan çona ve çoban huy maçasında veya çadırında yufka ekmeğiyle, çökeleğiyle, höşmerimiyle, kese yoğurduyla yemeğini yer, yemek sonrası tezek ve odun ateşiyle katranlaşmış demliğiyle de bir çay demleyip içtikten sonra, ya çadırında uyur, gidermeye çalışır gecenin uykusuzluğunu ya da sürünün başında bir ağaca yaslanır veya bir taşa dengilir, çıkarır kavalını başlar yanık yanık ezgiler.. Ve unutulmaz karabaşın, güdüğün, kuyruğu kesiğin ve diğer köpeklerin yemeği, onlarda yorulmuştur sürünün peşinde gece boyunca, dökülür taştan oyulmuş yalağın veya bir leğenin içine suyla karıştırılmış un ve ekmek parçaları yal yapılıp çağrılır köpekler. Çoban ve köpekler pür neşe içindedir bu gecenin kazasız belasız geçtiği için. Katır, eşek at üzerinde yavaş yavaş gelmektedir, sağım için ellerinde bakraçlarla elleri kınalı Avşar anaları, gelinleri, kızları, döngü devam etmektedir onlar için...
Guguk (dukuk) kuşu öttü mü göç veya yayla zamanı tamamdır. Aşk olsun Avşarı durdurana, çoğu zaman dukuk kuşu göçü takip eder. Zaman zaman Avşara durma yürü der gibi öter durur. Avşar da dukuk kuşunun ötüşünden güç alır. Yalnızlığını giderir. Bazen de guguk kuşunun bir çadırın veya evin üzerine konup öttüğü zaman , o aileden birinin ayrılacağının habercisi, yani uğursuzluk sayılırdı...Göç zamanı gelip çatmıştır. Haber tez yayılır obaya. Genç kızlar, yağız delikanlılar, kızanlar, kızancıklar heyecan içinde koşuşturmaya başlarlar. Hazırlıklar başlar, kap kaçlar, çanaklar, çömlekler, kazanlar, zikkeler, develer, katırlar, sürüler, yiyecekler giyecekler, hazırlanır. Haber salınır civar obalara, oymaklara, yurtlara göç tarihi duyurulur. Diğer obalardan biriyle aynı tarihte göçe başlanmaz, atalardan gelen tecrübeyle. Oba büyükse göç tarihini ve süresini kendi belirler, diğer küçük obalar ona uyarlar.. Bu tarih belirleme olayı aynı göç yolu kullanılacaksa olur...Başka yollardan güzergahtan başka yaylalara, başka yurtlara gidilecekse istedikleri tarihte istedikleri zaman obalar özgürce hareket ederler.
Avşar barış severdir. Ancak; tarlasına, danasına, karısına kırısına, keçisine koyununa, vatanına milletine, ayına yıldızına, dinine diline, gelmişine geçmişine dokunan ya da yan gözle bakan olursa Allah yarattı demez dananın kuyruğu kopar. Avşar sabırlıdır. Sabrının sonunu getirirseniz.. Farenin gözü her zaman kaçacağı bir delikte olmalıdır. Baktı olacak gibi değil, yüzü gerilmeye, kaşları çatılmaya, saçları diken diken olmaya , gözleri kısıp dönmeye başlarsa hesabı kitabı şaşırmıştır, gayri uzak durmak gerekir. Ya ölür ya öldürür, dostları sevdikleri içinde öyledir. Onlara zarar verenlere, ' Köpeksiz köy gördün de, değneksiz mi gezersin' derler.. Avşarlarda karı koca kavgalarında ucunda ölüm yoksa kesinlikle araya girilmez. Adamın karısıdır, karının da kocasıdır. Akşam yatağa yine beraber girecekler. Hötten gelip; ' elinin hamuruyla erkeğin , başının şapkasıyla karının işine karışılmaz !' ' Odun yaranla, kan dövenin yanında durulmaz ' Atalar böyle demiş . Çünkü yanında duranın üzerine sıçrar ve bulaşır..
(N.K. 2008-2009)
Sıcak bir konu başlığı; bu güzel yazılara hasret kaldık.Türkçeyi okuyarak öğrenebilek ve kelime dağarcığını zenginleştirmek birlikte kullanabilmek ne güzel.