Avusturya'da Kurban Bayramı
Memleketten uzak yirmibirinci Kurban Bayramı'nı yaşarken, kelimeler yine delilendi, isyan etti. İsyanı bastırmak ne mümkün.
Bayramı bayram gibi yaşamadık ki gurbette. Küçük bir çocuğun elindeki oyuncak arabayı ileri geri hareket ettirmesiyle, gerçek bir arabayı hareket ettirmek kadar farklı gurbet elde bayramı yaşamak.
Gerçek ile rol birbirinden farklı.. Müslüman toplum ile müslüman olmayan toplum içinde Kurban Bayramı'nı yaşamak gerçek ile rol gibi.
Gerçeği yaşarsın, rolü de gerçekçi olsun diye uğraşırsın. Bizler bayram havasının yaşanmadığı bu yerlerde, elimizden geldiğince bayramı yaşamaya çalışıyoruz.
Kimimiz çileler içinde şehir dışında sıra bekleyip kurban kesti, kimimiz memlekette kestirdi, kimimiz açlık ve felaket yaşayan ülkelere gönderdi, kimimiz çeşitli sebeblerden dolayı bu görevi yerine getiremedi.
Peki Avusturya'da basın yayın Kurban Bayramı hakkında ne yazacak ? Geçmiş bayramları hatırlayınca güzel şeyler yazacaklarını bekleyemeyiz. Olumlu yazar gibi görünüp, araya iğneleyici ifadeler katacaklar en iyi ihtimalle. Ya da:
Koro halinde hayvan katliamından, vahşetten bahsedecekler işin aslını bildikleri halde.
Her Noel zamanında çölleşmeye yüz tutmuş dünyamızda, ağaç katliamı yapan insanlar tarafından cani olarak ilan edilmek ne acı bir duygu..
Her sene aynı haberler yazılacak diye bir kural yok ya. Belki bu yıl önyargılı davranmazlar.
Yüzümüze karşı uygar insan rolü oynayarak ılımlı mesajlar verip, sırtımızdan vurmazlar.
Her yıl biraz daha çölleşen Dünyada ağaç kesenler belki bu yıl insaflı davranır..
Kurban bayramının ardından Noel gelecek. İnsanlar kucaklarındaki yeşil çam fidanlarını evlerine taşıyacaklar. Bu manzarayı görünce hep çocukluğumu ve çocukluk zamanlarımın Kurban Bayramlarını hatırlarım. Hayvan pazarından eve kadar, inatçı bir keçinin ipinden tutup getirmek, bir fidan getirmek kadar kolay değildi.
Arada elbette fark var. Kurbanlık hayvanın eti belki ihtiyacı olan bir kaç ailenin ihtiyacını karşıladı. Müslüman olarak doğmamış olsaydım ve eve çam ağacı yüklenip gelseydim ne olacaktı ?
Ağaç bir kaç gün için süslenecek, ışıklandıralacak ve çöpe atılacaktı.
Dünyanın ekolojik dengesini kendileri bozuyor ve taşı müslümanlara atıyorlar. Bütün politikalarında olduğu gibi.
Allah'ın bir mucizesi olarak, devamlı kesildiği halde sayısında azalma olmayan, et ihtiyacımızı karşılayan bir hayvanı kesmek ne hikmetse, hep Kurban bayram'larında canilik, vahşet olarak gösteriliyor.
Aslında bu insanlar hayvan kesmeye karşı değiller. Karşı oldukları bunun dini bir vecibe olarak uygulanması. Geçmişte bize karşı ezik olmalarından intikam alma duygularının dürtüsü.
Bu kadar merhametli toplum olsalardı, Afganistan'da, Çeçenistan'da ve bir çok müslüman toplumunun yaşadığı yerlerde insanlar asıldı, kurşunlandı, kesildi. Bunlara karşı neden duyarsız davrandılar.