A/yaz
Ayaz-
Gerçekliğine sonsuz inandığınız bir sözün sahte olduğunu öğrendiğiniz an,işte ellerinizin soğuk, kalplerinizin buz, bedeninizin kış olduğu an...
Herkes için yazılmış bir romansa kader, kederi buna düşüren yalana ve hep kandığımız hayırsızlara selam olsun.
Selam ey gaflet uykum, selam sana ey gafletim !
Benim masum şiirlerim var demiştim sana, senin yalan dizelerine benzemeyen gerçeklerim. Sen de şiir yazardın elbet -ki yazdın- Ama yalandın. Sen bana kaderimin kederinden kalandın.
Hissiz içinde içinden geldiğini iddia ettiğin hikayelerin vardı. Hislerin kayıptı, için yoktu... Yazdığın ve inandığım her hikayen oyundu.
Dalgasıydın bir denizin, dalgana kapıldım. Öyle masum bir çocuk vardı ki içimde, yalnızlığına inandım.
Yalnızlığımı emanet edecek kadar.
Sustum sonra,
Senden öğrendiğim en iyi kaçış yoluydu susmalarım.
Yaz-
Senden sonra bildiğim tek mevsim kıştı aslında. Karlı bilmecelerinde cevabını bulmaya çalışan bir sıcak eldi hislerim. Eridi kışlarım duygularımın uçsuz bucaksızlığında,
eridin...
Yok oldu öz'üm sözümde. Sözlerimde.
Uyan/dım...!
Yandım
Andım, son kez adını... Kül kokusuydu artık yokluğun. Varlığımın içinde yanarak solarak unutularak yok olduğun...
Yaz h'içim;
En sevmediğim şarkının en sevimsiz cümlelerini biriktirdim ben sana. Ben sana, büyümeden solmuş gonca kokuları biriktirdim. Ben sana masaldan korkan bir çocuğun yüz ifadesini biriktirdim. Ben sana ''hiç'' biriktirdim.
Koskoca bir ''sen'' biriktirdim ben sana.
Az-
Hayat bana gülümsediğinde öğrendim ki şiir; senden çok daha başka bir şeydi. Seni şiirlere yazan ellerime baktım, azaldım kendimde. Sadakatini yanlış bir kalbe bağlamış zavallıydı ellerim. Yeni kelimelerime dönerek şükrettim hayatıma giren her yalana. Yalan oluşuna şükrettim. Doğruyu bulma çabalarımda bana adres oldu yazdıkların...
Ve yazamadıklarını okudum elleri gül kokan bir şiirde.
Az kalan her duygumu çoğalttım yeniden sevdiğimde. Yeniden öğrendiğimde aşkı, yeniden yaz geldiğinde ayazlarıma. Azlarım çoğaldığında. Unuttuğumda ve hatırlandığımda.
.
.
.
Zaman vermedi hayat bize, ben kendimi hatalarımla sevdim.
Unutamam dediğim ne varsa unuttum.
Kederimden sıyrılan kaderimle, hayata yeniden gülümsedim.
/Ayaz yaza az vurdu bu sene. Yeniden sevdik, yeniden çoğaldık bir güzde..../
Şiir gibi bir nesir olmuş Büşra hanım, bu da yazıya ayrı bir hava ve tat vermiş. Hayattan çıkarılmak istenen, belki de çıkarılmış bir sevgili var öyle algılanıyor. Yüreğin ayazı bu başka şeye benzemez, bazen temmuzlarda, ağustoslarda dondurur insanı, bazen de karakışlarda yüreğini ateşler basıverir de anlayamazsın. Bir sevgiyi ve sevgiliyi bırakıp gitmek, hep düşünmüşümdür, bırakana mı zor, yoksa bırakılana mı? Bu sorunun cevabı da çok zor. O halde gidenlerin ardından Edip Akbayram'ın Gidenlerin Türküsünü'mü söylemek icab eder, ne dersiniz; belki de...Kutluyorum güzel bir yazı başarılar dilerim...👍