Ayrılığın Ölümü

Sonunda oldu işte.Ayrıldık, nasıl bu kadar çabuk olduğunu anlayamadan.Bitti, bitmişti.Ben bu acı sonu yazın yeşillenip, güzelleşen ve sonbaharı umutsuzlukla bekleyenbir ağaç, bir fidan gibi bekledim.Kimbilir, Belki de ben o sevimsiz haberi beklerken bile sevmiyordun beni.Gönül eğlendiriyordun sadece.Ben belki de kendi kendime eğleniyordum bir bebek misali...Bilinçsiz, masum, herşeyden habersiz, ne olacağını hesaplayamayan bir bebek...Ben bu şekildeyken, o acıya hazırlanırken sen de hazırlanıyordun birşeylere.Belki de ayrılığı söylemeye.İşte sonunda o an gelmişti, beni bitirecek o an gelmişti galiba.Sonunda duydum: hangi duyguyla söylediğini bilmediğim, ağzından dökülen o iki kelime...Söylemiştin işte.Benim ne olacağımı bilmeden, benim ne olacağımı düşünmeden...Hiç ardına bakmadan bir bebeği ormanda bırakmak gibi bırakmıştın beni yalnızlığıma.Söyledin artık, yapılacak hiçbirşey yok!Ayrılık ölüm derler.Evet gerçekten ölümmüş ayrılık.Öğrendim bunu da sonunda.Ama sakın yalmış anlama.Bu ayrılık,bu ölüm benim değil.Bu ayrılık bu ölüm senin.Sen öldürdün kendini.Beni sevmediğini söyleyecek kadar alçaklaşarak öldürdün işte kendini.Sen benim için öldün, sevgilim.Sen benim için yoksun artık, sevgilim...YOKSUN, YOKSUN,YOKSUN...

23 Temmuz 2008 1-2 dakika 1 denemesi var.
Yorumlar