Ayrılık Hazırlıksız Yakalar
Bu aşka dair her şey hesapsızca yaşanmıştı. Hayallerimiz de hiçbir zaman ayrılığa yer yoktu. Her zaman biz der, bazen küser ama ayrılık kelimesini anamazdık bile. Beraber ağlardık, acılarımızla ayrı ayrı savaşmak yerine, beraber üstesinden gelmeye çalışır ve bunu da başarırdık. Kalplerimiz de yanan ateş ise, yan yana geldiğimiz anlarda daha da alevlenirdi.
Biz aşkı yormaktan korkardık hep ve tüm benliğimizle her zaman inanırdık aşka.
Aşkın çoktan gittiği anlarda bile...
Aslında bildik hikâyelerden çok farklıydı bizim hikâyemiz ama yine de sonunu değiştirmeyi başaramamıştık.
Dilimizden '' Mehmet ERDEM olur ya '' şarkısı düşmezdi. Onu son gördüğüm gün, önce onu yolcu etmiştim. Sonra da yaşadığım şehre dönüyordum. Onu yolcu ederken, sarıldığımız anlar aklımdan hiç çıkmıyor. Sımsıkı sarılmıştım, saçlarının kokusunu içime çeke çeke öpmüştüm. Oda o anda boynuma bir öpücük kondurmuştu. Onu benden uzaklara götürecek olan otobüs yavaş yavaş perona doğru yanaşıyordu.
-Görüşürüz dedi.
Otobüse doğru yavaş adımlar atmaya başlamıştı ki, dayanamadım hızlıca yanına gittim ve onu sevdiğimi söyledim. Ses tonumu fazla abartmış olmalıyım ki o anda etrafımızdakilerin bize baktığını fark ettim.
Onun ise ağzından çıkan son söz görüşürüz olmuştu. Şimdi daha iyi anlıyorum ki, görüşmeyi bırakın bir daha yan yana bile gelemeyecektik. Aşk denen yol da biz beraber yürüdük. Her mutluluğun da bir sonu varmış ve ben farkında olmadan, yolun sonuna daha o gün gelmişim.
Her şeyin eskisi gibi olmadığını bana bakışlarından fark etmeme rağmen, son zamanlardaki yaşadıklarımızın buna sebep olduğunu zannediyordum. Aramızdaki sorunları konuşup, anlaşmıştık ve tekrar mutluluk hissiyle dolmuştu ki kalbim, daha o gece hiç vakit kaybetmeden, planladığı ayrılığı yavaş yavaş üzerimde oynamaya başlamıştı. Tabii ayrılık, çok öncesinden planlanmıştı. Aslında hissediyordum. İnsan hissetmesine hissediyor ama bitmesine hangi seven gönül razı gelir ki...
Bitmemesi için çok çabaladım ama gitmeyi, aklına koyan birine hiçbir çabanın fayda etmeyeceğini, onu bu kararından geri döndüremeyeceğimi biliyordum.
Kendine iyi bak, seni hak etmedim, seni sevdim ama olmuyor gibi kuracağı cümlelerden oluşan bir ayrılık konuşmasını...
Artık yapacak bir şeyim kalmadığı için, benden gidişini kalbimdeki korkuyla bekliyordum ve onunla yaşadıklarımız, gözümün önünden adeta film şeridi gibi geçiyordu.
Hayatımda öyle bir gün yaşamıştım ki, asla unutamayacağım türden. Aşkı iliklerime kadar yaşayıp hissettiğim, aynı zamanda sırtıma bir hançerin saplandığı, bir uçurumdan ikinci kez düştüğüm gün...
Aşk, engel tanımaz derler değil mi? Aşkına, âşık olduğun insan engel koyuyorsa hem de bu aşkın karşılıklı olduğu halde?
Bizim önümüze aşılamayacak bir engel çıkmadı. Gitmesi için bir neden lazımdı ve ufacık bir taşı kocaman bir dağ haline getirdi. Yani anlayacağınız, bu engeli kendisi koydu.
Çünkü gidecekti, gitmesi için bir neden lazımdı.
Aslında, o çoktan gitmişti bile...
Hem ayrılık, beni ilk kez hazırlıksız yakalamıyordu.
Bu ayrılık ilk değildi ama sondu, sonumdu...