Bakışların Yeşile Açıyor Geceyi
Bir cendere basıyor üzerine eski günlerin, itiyor beni yürüdüğün, yürüdüğümüz yollara. Aslında gitmemeliyim değmez sen olmadan bu şehirde üşümeye. Durduramıyorum yokluğunu, itiyor beni. Orada beni beklediğin günler canlanıyor gözümde, ılık bir iklim sarıyor benliğimi, gecenin ayazında. Anlatamıyorum, anlatamıyorum, kendime geçmiyor lafım artık. Yokluğun çok büyük geliyor, benliğimde senli iklimlere düşüyorum, hava buz titriyorum ve de üşüyorum.
Durduramıyorum kendimi, istemiyorum da ama gecenin şimşeği gibi düşüyorum şehrin merkezine. Her şey eskisi gibi şehir aynı, binalar aynı, yollar ağaçlar her şey aynı bir sen yoksun hem şehirde hem bende. Takvimler on sekiz kasımda, gökyüzü gride, saat dokuz yirmi ve ben titriyorum, üşüyorum belki hava çok soğuk, belki de yokluğun dayanılmaz oluyor, üşütüyor, titretiyor içimi.
Oturduğun yerlere, beklediğin köşelere bakıyorum, düşler düşüyor adım başı. Seni aramıyorum, bu sokaklar sensiz kaldığında yitmiştim ben bu şehirde, kendimi de aramıyorum. Adımlarım öylesine bir anlamı yok. Düşlüyorum canlanıyor yitik eskimişler, yollara düşüyorum, anıların yüreğinde alıyorum nefesimi, yürüdüğümüz caddeyi, havuz başında oturduğumuz bankı, parktaki ağaç altını, zaman geri döndü sanki yanımdasın, dokunsan ellerime yüreğim yine titreyecek sanki. O günahsız bakışların yeşile açıyor geceyi, sesin bir huzur iklimi, inliyor gecede.
SENDEN SONRA... adlı şiir kitabımdan