Balyoz
Balyozlarla kafatasımı deştiler,sonra balyozları beynime indirdiler.Vurdukça vurdular,vurdukça vurdular.Her inen darbe beynimi fışkıracak gibi sarsıtıyordu.
Beynime ne yapacaklardı acaba?
Ben,ne Albert Einstein'ım ne de son yüzyılın en zeki insanı Stephen Hawking'ım.Deneylerde kullanacaklar beynimi desem sıradan bir insanım.Hatta sıradan bir insan bile değilim.'Sıraaltı' diye bir kavram varsa galiba ben o katagorideyim.Çünkü lisede arkadaşlarım bir metni anlamak için bir defa okuyorlardı, ben ise aynı metni anlamak için en az beş defa okuyordum.Gerçi beş defa okumanın zekayla alakası yoktu.Eğitimin ana dilime dayattığı bir zorunluluktu.Liseyi bitirinceye kadar annemin karnında öğrendiğim Kürtçe melodiler yakamı bırakmadılar.Neden o melodilerle eğitimime devam edemediğimi lise sonunda tarih hocamız beynime balyozlar indire indire öğreti.
Balyozlarla beynime vuranlar,define avcıları gibi kazdıkça kazdılar,kazdikça kazdılar.Vurulan her darbe beni tarihin safhasında ayrı bir yüzyıla götürdü.O kadar çok vurdular ki ta taş devrinden tut şimdiki mükemmel teknolojik devire kadar tüm yüzyılları yaşattılar: Önce doğanın vahşiliğinden korunmak için kendime barınak yaptım.Sonra karnımı doyurmak için avlamaya başladım.En sonunda konforum için doğanın tümüne zarar verdim ve doğayı yok etmeye yüz üstü bıraktım.
Balyoz darbeleri hiç bir zaman ara vermedi.En son beynim dayanmadı dışarı fışkırdı.Avucuma düştü.Sonra ne büyük beynim varmış diye hayiflandım.Sonra da bu kadar yararlı bir şeyi zararlı yönleriyle kullandığı için hayiflanmaktan vazgeçtim.O an zaman tünelinin en son vagonunda olduğumun farkına vardım.
Abdulsamet İLGİN