Barış ve Gidilen Yol
Biz insanların doyumsuz dünya tamahı, nice ucu bucağı görünmez yolların meydana gelmesine neden olmuştur.Tarihin tozlu sayfaları, böylesi karanlıkları sayısız kere yaşamış ve bizlere değişik kanallarla aktarmıştır. Ve Yüce Yaratıcı, biz insanoğlunun bu yönünü çok iyi bildiği için,nefsimizin ve şeytanın hilelerini bizlere gönderdiği rehberler elçiliğinde sözlü ve yazılı beyan etmiştir. Bu rehberler ve getirdikleri beyanlar bizi hep barışa davet etmişlerdir. Barışa giden yolu; güzel ahlak manzumeleri olduğunu da rehberlerinin sergilediği dürüst yaşamlar ve yaydıkları barış mesajlarıyla bizlere arz etmişlerdir. O yolu takip edenlerin hem kendileri hem etrafındakilerin iki cihanda mutlu-refah yaşayacakları, diğerlerinin ise zelil bir yolun yolcusu oldukları çeşitli kıssa ve yaşam hikayelerinde bizlere aktarılmıştır.
Yüce Yaratıcıya teslim olanlar ile teslimiyeti kabul etmeyenlerin mücadelesidir yeryüzünün soluksuz şahit oldukları. Öyle bir dünya üzerinde yaşıyoruz ki var olduğu günden beri huzur ve barış içinde yaşanılan gün sayısı savaş ve şiddet içinde yaşadıklarımızın çok çok altındadır. Acaba neden? Nedeni şu; ıslah edilemez tamah ve doyumsuzluk fikri. Bu tamah; bireyselden başlayıp, ülkelere ve hatta evvelinde yaşamış imparatorluklara varan ve katlanarak büyüyen bir kartopu şeklindedir. Benim olsun diğerinin olmasın, ben doyayım o aç kalsın. Halbuki, bir insanın karnının doyması midesinin alacağı kadarla sınırlıdır.Ancak,gözün doymasının sınırı yok. O sınırı belirleyen tek şey; Hakka teslimiyettir. Hakka teslimiyet ise, Barışa inanmak ve ona kayıtsız hizmet etmekten geçer. Barış, Yüce yaratıcının koyduğu kuralların özüdür. Bu öz bizi güzel ahlak kurallarını uygulamamız ile doğru orantılıdır. Kişiler ve devletler bu iki maddeyi uyguladığı müddetçe adalet ve huzur içinde yaşarlar.
Gidilen yolun doğru seçilmesi, o yolun güzergahlarının da doğru olmasını gerektirir. Kişi ve devletler gittiği yolu doğru seçmezler ise,yanlış yolun lider yolcuları devreye girer. O yolun doğrusunda da eğirisinde de gidilen güzergahların başlarını birileri tutmuştur. O birilerinin yanlış olanları, eğer yolunuzda ehil ve akıllı değilseniz sizi alır uçuruma götürürler ve haberiniz olmaz. Haberimizin olması için, haber kanallarını çok iyi seçmemize bağlıdır. Maalesef inanalar olarak bizleri, haber kaynaklarımızdan uzaklaştıranlar o yanlış yolun zalimleridir. O zalimler hiç bir zaman boş durmadılar. Barışa ve o gidilen doğru yola nice dinamit koydular. Haber kaynaklarımızı ve bizleri haberdar eden ehil insanları yerlerinden, makamlarından hatta zaman zaman canlarından ettiler.
Bugün, yeryüzünü fesada uğratan fikrin savunucu ve uygulayıcıları her yol onlara mübah tezini savunmaktalar. Barışafobi mantığıyla dünyayı bizlere dar kendilerine geniş eyleme azmü gayreti içindeler. Ne yazık ki, birbirinden kapuk yaşayan barış mensupları, kendi içlerinde farklı farklı mecralarda at koşturmakta ve birlikten kaçmaktalar. Halbuki, birlikten dirlik doğar. Dirlik ise rehber barış elçilerinin varislerinin yolunda olmakla doğar. Barış elçiliği müssesemiz maalesef tarümar edilmiş olup,dünyada binbir türlü sesin çıkmasına neden olunmuştur. Nice hile ve desiselerle savaş ve savaşın coğrafyası hep Hakka teslim olanların topraklarında olmaktadır. Ne kadar düşündürücü değil mi? "Böl, parçala, yut" mantığıyla çalışan savaş güruhları, barış mensuplarını birbirlerine düşürmenin planlarını an be an yapmaktadırlar.
Bizler, elinde feneriyle karanlık yollara ışık tutan rehberimizden uzak olduğumuz için bilmediğimiz ama doğru yürüdüğümüzü zannetiğimiz yollarda paramparça olmaktayız maalesef... Kir, pas ve kumpas bünyemizi sarmış ve bizleri tehdit etmektedir. Yaşadığımız dünya, hergün biraz daha karanlığa doğru koşar adımlarla gitmektedir. Bu gidişe dur demek biz barış elçilerinin görevidir. Ancak, biz teslimiyet temsilcileri ümitli ve gayretli hatta çalışmanın zirvesini yakalamak zorundayız. Her birimiz gittiğimiz yolu çok iyi temsil etmeliyiz. Doğruluğun, güzelliğin yılmaz savunucuları olmalıyız. Çünkü, dünyanın BARIŞA ve Güzel Ahlak temsilcilerine çok ama çok ihtiyacı vardır.
Selamlarımla
Savaşın kimseye ve hiç bir devlete uzun planda hiç bir faydası yoktur oysa barış hem insanlara hem de insanlığa sayısız faydalar sağlamaktadır. Güzel bir deneme kutlarım Selim bey...👍