Başım Ağrıyor
Başım ağrıyor
Memleketimin savaş kokusundan başım ağrıyor. Zaman geçtikçe kıyametin alametlerine çıplak gözle bakmaktan korkar oldum. Bir otobüsün cam kenarında oturmaktan sıkıldım.
Hayat milyonlarca insanı bir nefes gibi cehennemine sürüklerken bir telaş içinde koşanlardan birisi de şuan satırları yazan ben. Nereden başlasam, noktayı hangi cümlemde bitirsem bilemiyorum. Kaç beden ölmeden diri diri mezara bırakılıyor. Kim ağlıyor, hangi gözyaşı bizim mutluluğumuz oluyor.
Yaşamak bu kadar zor mu demeliyim.
Yoksa
Bu kadar kolay mı demeliyim.
Anaların ağıt kokan cennetine ateş düşüren ölüm yatakları, çocukların hayallerini çalan tabut tahtaları, sevdaları yarım kalan ölüm döşeklerini kimler tatmadı ki.
Gece koyduğumda başımı yastığa yarın hangi umutla kalkacağımı değil hangi kötü haberi alacağım diye uyanmanın acısını tadan bir çok insanla yemek yedim soframda. Şükür dediğim bu mübarek lafa oturup, kalkıp dua etmeme vesile olan ne acı hayat hikayelerini dinledim, gerek şahit oldum. Benim acım sadece sevda yanığı değil eyy dostlar. Ben acım, benim yürek sancım gidişatın kötü olması. Korkutuyor insanı geriye bırakacağı susuz bırakırım diye korkuyor. Şimdi hangi söz, hangi kelime anlatsın insanın içinde ki büyülü yaşam umudu ya da umutsuzluğu. Benim de umudum yok bu hayattan. Benimde beklentim yok bu devletten, bu milletten.
Başım ağrıyor öldürürcesine bu günlerde başım ağrıyor.
Rabbim ne paranın yokluğunu, ne de varlığını yaşatsın biz nesillere. Bir kağıt parçası için küçük bedenlerin boyundan büyük işlerle baş etmeye çalışması ne kadar acı. Ya başa geçmenin kavgaları. Devletini, milletini düşünmeden ülkenin ak beyazına leke sürme düşüncesizliği bu kadar mı kolay. Kolaymış, demekten başka ne yapıyoruz ya da neler yapamıyoruz. Bunu bile düşünememek acısını tatmak daha doğrusu elinden bir şey gelmemesi ağrıtıyor başımı. Korkuyorum sabaha uyanmaktan. Korkuyorum olacak evlatlara kara gün bırakmaktan.
Dünya uzun zamandan beri savaşlar ve yoksulluklar ile boğuşuyor. Hiç kimse sahip olduğu ile yetinmeyi bilmiyor hep daha fazlasını ve daha fazlasını istiyor, isteklerine dur diyemiyor ve de sınır koyamıyor. Türkiye'nin sayılı düşünürlerinden merhum Cemil Meriç şöyle diyor bir cümlesinde ''İnsanlar sevilmek için yaratıldılar, eşyalar ise kullanılmak için. Dünyada ki kaosun nedeni, eşyaların sevilmeleri ve insanların kullanılmalarıdır.'' Güzel bir yazı olmuş kutlarım içtenlikle...👍
Teşekkür ediyorum Ahmet bey, yazdıklarınızda baştan sona haklısınız