Batan Güneşleri Doğdurtmak
İmkânsızlıklarla bezenmiş her bir hikâyeden destanlarca müthiş birer türkü bestelemek...
Orta Asya da Ural-Altay, Sayan ve Tanrı Dağlarının eteklerinde kıvılcımlanan tarihimiz pek çok mucizeye, pek çok yoktan varoluşa sahne olmuştur. Bu kıvılcımlardan sonra Türk adı tarihin tozlu sayfalarına tabiri yerinde ise son çizgisine kadar mücadelecilik ile toprağı vatan yapma becerisi ile resmedilmiş, nakşedilmiştir.
İşte o tozlu sayfalar az biraz aralanınca bin güneş doğar evrendeki bir güneşin gölgesinde. Başak rengi bir güneş görürüz Tanrı Dağının zirvesinde batmakta olan, ancak o güneş batmadan altın sarısı bir güneş olup doğdurulur Orta Asya'mın bozkırlarınca gördüğüm Anadolu bozkırlarından.
Orta Asya da ilk kez kıvılcımlanan Türkün ateşi omuzları dimdik bir komutanın tek parmağının ucunda şanlı bir milletin gem vurulamaz özgürlük duygusuyla Türk yurdu Türkiye ye taşınmıştır. 26 Ağustos 1071 tarihinde Türk Hakanı Alparslan'ın ardındaki koca millet ile Malazgirt kapılarına dayanıp o kapıları adındaki Arslan gibi yıkıp geçmesi ile Anadolu Türkiye adını almış, destansı tarihimizin kalbi artık burada atmaya başlamıştır.
Damarlarımızda doğuştan yer etmiş özgürlük duygusu ile başlayan bu duraksız ilerleme önce diğer milletlerin batıya kaymasına daha ileride ise altı yüz yıllık bir cihan imparatorluğu olan Osmanlı İmparatorluğunun kurulmasına öncülük etmiş, Türk adı yine bir destan yazmıştır.
Türkoğlu durmayacaktır! Buna ne ruhundaki akıncılık sesi, ne kanında oluk oluk akan bağımsızlık nefesi izin verecektir.
İşte bu sözün gerçekliğini kurduğumuz ihtişamlı imparatorluğumuzun altı asırlık tarihinin sonlanması ile kanıtlamış, yine batacak bir güneşi doğdurtmuş, inecek derken sırtlandığımız o parlak hilali göğe kondurtmuşuzdur.
Bu ikinci yeniden doğuşumuz Samsun kıyılarından Kemal mavisine erişmenin başlattığı bir varoluştur. İlk alevlerini çok önceden veren bu harlı ateş 19 Mayıs 1919'da artık önünde durulamayan çılgın bir kısrağın rüzgârda savrulan yeleleri misali dalga dalga yurdun dört bir yanına yayılmaya başlamıştır.
Anadolu'nun her toprak tanesinde kurtuluş ve bağımsızlık çığlıkları haykırarak teşkilatlanıp, teşkilatlanmanın ardından millet kelimesinin ilk harfinden son harfine kadar hakkını veren bir millet ile dünya tarihinin gördüğü en hakkıyla yapılmış mücadelesini yapmışızdır. Üç cephede çocuğundan gencine, gencinden yaşlısına topyekûn mücadele edip sayısı belirsiz şehit, sayısı belirsiz gazi, hesabı yapılamayacak kadar çok kayıp verip böyle bir durumda kelimenin tam manasıyla yeniden doğmuşuzdur.
Biz tarihimizin başından itibaren bu güce sahiptik ve sahibiz. Biz batan bir güneşi yeniden doğduracak, gökten düşen koskoca bir hilali omuzlayıp yerine koyacak, topa, tüfeğe, tayyareye ve insan eliyle yapılmış her türlü güce göğüs gerip direnecek güçteyiz. Avuçlarımızda bağımsızlık ateşi, kalplerimizde inanç, bileğimizde bu kuvvet ile daima hür yaşayacağız.
Tarihten önce varsak, tarihten sonra da varız!