Bayramın gözyaşları
Geçmişe sevdalı bir insanım ben. Çocukluğumun gülümseyen bayramlarının tadı bambaşkaydı. Hala her bayramda yaşatamadığım bayramlarımıza üzülürüm. Ne heyecanlar yaşardık, ne çocuk yaramazlıklarımızla büyükleri çatlatırdık ama onlar bizim gibi tahammülsüz ve bayrama saygısız değillerdi bayrama hürmeten hep affedilirdik.
Günler öncesinden bayram telaşı başlardı evlerde. Bayram temizliği yapılırdı, bayramın değişmez ikramlarının eksiği gediği tamamlanırdı ve en can alıcı nokta bayramlıkların alınma faslıydı. İlla her bayram alışverişinde rahmetli annemin terazisi devreye girerdi ve herkese eşit davranılırdı. Arife günü bayrama has yemeklerin bir kısmı pişirilirdi. Bayram gecesi heyecandan uyuyamazdık. Bu belki birçoğunuza abartı gibi gelebilir ama bizim çocukluğumuzun bayramları böyleydi. Bayram namazından sonra büyük serüven başlardı. Genelde bayram yemeği ailenin büyüğünün evinde yenirdi. Komşular yaptıkları yemeği birbirleriyle paylaşırdı. Hepimizin elinde bir tepsi dökmeyelim diye yürürken nefes almaya korkardık.
Ve nihayet bayramlaşma seremonisi başlardı. En fazla harçlık verenlere gitmek için can atardık. En çokta rahmetli annemin yine rahmetli halasına erken gitmek için resmen annemlere yalvarırdık. Rahmetli hacı enişte bize yaşlarımıza göre harçlık verirdi. Bir de tembihlerdi' bunu kendiniz harcayın ha' diye. Biraz para toplayınca hemen bayram yerine giderdik. Öyle şimdiki gibi alışveriş merkezleri, lunaparklar mı var sanki bayramdan iki üç gün önce kurulan tahtadan derme çatma bir dönme dolapla salıncak olurdu bayram eğlencemiz. Belli noktalarda kurulurdu. Hemen hemen her semte denk gelecek şekilde. Benim hatırladığım Bahçelievler pazartesi pazarının oradaki külliyenin yerine, şehitlik çamlığının karşı tarafında şimdiki fakültenin arkasına bir de Balıklı Göl'ün üst tarafına kurulurdu en güzeli de Balıklı Göl'ün üstüne kurulandı. Bu arda da Eskimo ile palıza en keyifli abur cuburumuzdu.
Öyle yorulurduk ki eve girer girmez yatağı zor bulurduk. Şimdi öyle mi ya kaybettiğimiz diğer değerlerimiz gibi bayramın da özünü yitirdik. Daha aylar öncesinden tatil rezervasyonlarını yapıyoruz. Büyükleri ziyareti geçtik telefon la konuşmak yerine mesaj çılgınlığına bayramı da kattık. Ondan sonrada gençlik nereye gidiyor diye açık oturumlar düzenliyoruz. Eminim hepimizin özlemidir eski bayramlarımız. Ama yeniden yaşamak elimizde bizi biz yapan manevi değerlerimizi diri tutan geleneklerimizin öncüsü bayramlarımıza sahip çıkalım. Çocukluğumuzun bayramlarını çocuklarımıza da yaşatalım.
; ; ;