Bazen
Bazen küçücük dünyada sadece ben yokum. Zırlamayı kesmem lazım diyorum. Kime karşı güçlü olmam gerektiğini bir türlü anlamıyorum.Erken uyumak çok güzel. Ama yapamıyorum. Ve odamdan nefret ediyorum. Her zamanki sessizliği ve hafif loş ortamıyla beni karşılaması deli ediyor. Geçen sene biraz ses duymak için camları snuna kadar açıyordum. Keşke hiç kıştan bahara doğru bir süreç olmasa, süreçte aha güneş çıktı gezip eğlenmeliyim ama ders çalışmam lazım, demesem. Ve yalnız olmadığım halde - bunu bildiğim halde- yalnız hissetmesem. Bir parçası eksik kalmasam. Düşünüyrum bazen kadar çok düşünüyrum ki, paylaşmak var diyorum bi ara,birileriyle bişey paylaşabilmek, sonra dostlarım geliyo aklıma. Birçok şey düşünürken onları unutmuş olmama kızıyorum. İlişkimizi çoğu zaman anlamayan insanlar var. Bazen benim de anlamadığım oluyor. Gülüyorum sebepsiz yere. Kimse çözemedi. Neden, neden, neden,neden,neden,neden. Gerçekten bunu binlerce kez sorduğum halde hala cevabını alamıyorum. Birine tutuluyorsun ve hayatın bambaşka bir yöne doğru çekiliyor. Ya iyi ya da kötü, bi şekilde çekiliyor. Güneşli bir günde, dışarıyı istemek ne kadar kötü olabilir ki?
Düşünemediğim için yazmıyordum ne zamandır. Şimdi yazabilirim, çünkü düşünüyorum, aslında biraz da içimi dökmek diyebilirim. Çünkü, birşeyler ters gidiyor hayatımda birine önem verince, ona değerli olduğunu hissettirdiğimde çok tuhaf şeyler oluyor, sanki değersiz bir malmış gibi köşeye itiliyorsun çoğu zaman, veya hiçbir neden yokken seni umursamayabiliyor.
Ve en önemlisi, öncelik olarak koyduğun şeyler aslında sana değersizmiş gibi gösterildiğinde herşey gözünde ufacık, zerre kadar görünüyor. Ne kadar kötü, neden insanlar mutlu olamıyor şu hayatta, hep daha fazlası hep daha fazlası, ben de aynıyım, hep daha fazlası, herşey güzelken, canın sıkılıp karşındakinin kalbini kırmak senin için ne ifade edebilir ki. Bazıları zevk alıyor. Burda Ali, Veli, Ayşe Fatma her kim ise fark etmez, sonuçta ortada bir kalp var kırılan. Kendi içinde mutsuz insanları anlayamıyorum, ne başınıza gelmesi gerekiyor bir bacağınız kopsun mu bir gözünüz görmesin mi yoksa en yakınınızdakini kaybedin mi bu mu ? Bu olunca hayatın anlamlı olacağını mı anlayacaksınız. Bi kere olsun, birşeyi başınıza gelmeden önce fark edin, sabah uyandığınızda pencerenizi açın ve derin bir nefes alın ve gülümseyin. Aklınızdaki her ne ise sizi üzüyorsa düşünmeyin...
Hepsi bir bakış, dokunuştu. O bile fazla geldi. Kendimi kandırdığım kadar kimseyi kandıramadm, baktım etrafıma, sadece baktım bazen. Anlamadım olanları, canım yandı ama yine baktım. Sesimi çıkaramadım. Sonra, kendime geldim birden, birşeyler eksilmiş gibi geldi, eksik olan neydi, yıkıldığım yer neresiydi, yıkıldığım şey bir hiçti. Bütün hayallerimi yıkıp tekrar inşa etmeye başladım. Bu aralar çok sinirliyim, mesafeliyim her şeye herkese. Ve gülünecek yerde ağlıyorum bazen..
Ve tekrar güçleniyor ayağa kalkıyorum.Yaşam mücadelemi sağlam bastığım yerden tekrar devam etmek için...!
Dolmuş ve taşacakken kalem imdadına yetişmiş yazarın. Bir iç döküş bir iç hesaplaşma veya bir iç serzeniş...Her ne ise, gerçeklerin hapsolduğu beyin hücrelerinin kaleme galebe çalamayışının neticesi...Yazı iç rahatlamadır...Yazdıkça insan huzur bulur ve meramını ifadenin rahatlığı ile düşüncelerini tekrar kaleme esir edeceği an-a kadar yudum yudum ya da ilmek ilmek fikir çilesini dokur durur... Saygılarımla...😙
İnsan bazen mevsim değişikliklerinde farklı ruh hallerine bürünür. Sonbahar ve kış kimine çok kasvetli gelir, haliyle geceler uzun gündüzler de kısadır. Bahar ve yaz da insan daha duygusal daha coşkulu olur. İnsanın bir zamanı bir zamana uymaz. Hayat acısı ve tatlısı ile geçip gidiyor, bir de bakıyorsunuz yaş kemale ermiş. Kader de ne yaşanması gerekiyorsa o yaşanıyor aslında. Bazen insanlarla çatışır kişi, bazen de kendisi ile, aslında kendisi ile barışık olmak güzel bir davranış biçimidir. En ufak bir olumsuzlukta yelkenleri suya inidrmek yerine, güçlükleri alt etmek için gerekirse dost, arkadaş yardımına başvurarak hayata kıyısından köşesinden tutunmak lazım. Güzeldi Emine hanım kutladım ...👍