Belki Ölme Vaktidir
Uzunca bir emek arasında takıldığı yerden koparıp gözlerimi, yüreğimi yatırarak sorguya yalnızlığımla takılıyorum.
Olmamışlara , olmayanlara , olmayacaklara kadeh kaldırırken kanıyor sırtımda eski bıçak izleri.
Çocukluğumun geçtiği o sarı sıcak buğdaylardan çalıyorum anılarımı. Başarısızlıktan korkarak sarılıyorum çam gölgelerine .
Abdestinden şüpheli bir namaz gibi yarı sevaplı ,yarı mutlu ,yarım bir hayat geçiyor bir kadeh köşesinde anlamsız.
Ne de güzel bazı türküler , ne de anlatıyor adamı.
Sahi aşkı yaşadınız mı siz?.
Bir sabah uyanıp gittiniz mi hiç ? Teknolojinin olmadığı cep telefonlarının olmadığı,çöpçatanların maaşı olmayan bir postacı gibi sıkı çalıştığı zamanlarda hiç aşık oldunuz mu?.
Ne günlerdi ne günler. Beyaz yakalı önlükler içinde o günün piçlik yapan çocukları haşere , ele avuca sığmayan sonucu dayak yemek de olsa yılmayan ,komşunun bahçesinden erik kiraz çalan , birinci sigarasını velet kılığıyla Mehmet emmi istiyor diye bakkaldan alan , delikanlı voltalarda iki bisküvi arası gül lokumu sıkıştıran , meşhur kot takımının cebinde akşam babası yatsı namazına gidende , sevdiğine verebilmek için gül taşıyan , sevdiği kızın kapısının önünde ıslık çalan ,ciğeri servet yapan çocuk yürekli temiz adamlar gibi sevdiniz mi hiç ?.
Ben sevdim !
Sizin hiç beş parasız günleriniz oldu mu?.
Babanızın aciz durumda kaldığını gördüğünüz..
Elbise denilen şeyin bayramdan bayrama alındığı günlerde. Oysa altı bayram üst üste elbisem olmadı benim .delikanlı halaylarına ,düğünlere,bayram namazlarına kadar, bin gün denilen nesnede aynı kıyafeti taşıdım ben .
Belki bu yüzdendir yönetici olmama rağmen , bu gün sorumluluğu beceremeyip işçi kıyafetiyle çalışıyor olmam.
Sizin hiç kızınız öldü mü?.
Benim öldü!
Taş bir bebek gibi güzel ve sakin gömülmeyi bekleyen.
Siz hiç çocuğunuzu umudunuzu yarınlarınızı gömdünüz mü toprağa
Ben gömdüm!.
Umutları yaşanmamışları,yaşanamayacakları.
Belki bu yüzdendir bu günlerde hassas tafralarım ve de hazımsızlığım.
Ben hayata sımsıkı tutunmuşken esen rüzgarlarda kollarını açmış azim ve istekli ; hani şu tuttuğunu koparan taşı sıkan cinsten bir adamken .
Yorgun düşüyor şimdi umutlarım bir sabah ezanında açılınca gözlerim,ne ekmeğin buğusunu ne de iki bisküvi arası çocukluk günlerim , ne de sevdalar geçiyor aklımdan yorgun düşünceler arasında bir perde aralanıyor .
Kucak açıyor gibi sanki Azrail
Kim bilir belki ölme vaktidir.
duygu derinliği çok yüksek satırlar okuru geçmişine bakmaya sürüklüyor kah acı kah sevinçle
İçtenlikle kutlarım yazarımızı👑👑