Beni Sen Sevme
Benim yıllar önce bir defa şah damarım kesilmişti. Ben çoktan aşkı, sevdayı gömmüştüm. Yüreğim çokça zaman önce taş kesilmişken, aşka ve sevdaya hiç susamamışken nasıl oldu da tekrar sevip, yine aynı sonla karşı karşıya gelebiliyordum ki...
Benim sevda kentime bulutlar yavaş yavaş hüznünü sürüklüyordu ve birazdan bütünüyle karanlığa bürünecekti. Uzun bir süre sevda kentim yine güneşe hasret kalacaktı. Bunu daha önce bir defa yaşamıştım. Bu yüzden nasıl hissettirdiğini, beni nasıl günlerin beklediğini az çok biliyordum. Hani her şeyin ilki güzel olduğu gibi yine acının da ilki çok acıtır ya, yıllar sonra yine eskisi kadar canımı yakamazdı değil mi?
Neyse...
Bundan sonra yazdıklarımın arasındaki çığlıklarıma sen de kulak verme. Mısralarımın arasına gizlediğim gözyaşlarımı sen de görme. Yıllar sonra yine nasıl olsa toparlanırım. Hem sen beni sakın düşünme. Benden sonra ne yapar, nasıl yaşar hiç deme!
Biliyorsun... Beni bir ömür terk etmeyecek kalemim var. Bırak kalemim düşünsün. Ne de olsa artık güçlüyüm, ben yaşadığı acılarla beslenen biriyim. Merak etme, kalbime ektiğin acılarda pek uzun sürmeden kurur, gider... Bir annenin yalancı memeyle bebeğini kandırdığı gibi, yine aklımla kalbimi kandırırım...