Benim Arkadaşlarımın Hepsi Zenginler!
Ülkemizde hayat çok pahalı. Emekli maaşları çok komik bir rakam. Hele de asgari ücret, ondan da komik. Ama galiba, benim çevremdeki insanların gelir durumları gayet iyi. Bakıyorum; bilmem hangi derneğin kahvaltısında, topluca fotoğraf çektirmişler, bilmem hangi vakfın yemeğinde, yine gülümseyerek poz vermişler. Bilmem hangi yazarın imza gününde, kitap imzalatırken resim vermişler. Yarın şiir dinletisi on beş lira, öbür gün konser, haftaya, günü birlik gezi, sadece elli lira...Hepsi çok güzel. Sosyal olmak, arkadaşlarla bir arada olmak elbette güzel. Anlıyorum tabi ki de. Anlamadığım, bu arkadaşlarımın galiba hiç para sıkıntısı yok. Ben katılamıyorum. Ben ayda bir sefer kahvaltıya belki giderim. Ayda bir sefer bir konsere, ya da bir sinemaya ancak gidebilirim, o bile zorlar beni. Bu arkadaşlarım, her paralı etkinlikte, gülümseyerek poz verebiliyorlar. İmza günü yapan arkadaşlarımın kitaplarını elbette almak, okumak istiyorum. Bir ay içinde dört imza günü olunca alamıyorum.
Kültür sanat etkinlikleri çok güzel. Arkadaşlarla bir arada olmak, gülümseyerek fotoğraflar çektirmek, gezilere katılıp, şirin ülkemizin, şirin yerlerini görmek çok güzel ama insanın parası olunca güzel. Bu arkadaşlarımın okuyan, ya da evlenecek çocukları yok galiba. Para sıkıntıları yok sanıyorum. Yine gün yapan hanım arkadaşlarım var. Onların da haftada iki- üç tane paralı günleri var. Kutluyorum hepsini. Bu pahalılıkta, asgari ücrete rağmen, emekli maaşlarına rağmen, yine de arkadaş gruplarıyla rahatça takılabiliyor olmaları elbette takdire şayan bir durum. Ben takılamıyorum. Başka şehirde okuyan bir oğlum var. Kendime sigorta yatırıyorum. Evimizin dışına yalıtım yapıldı. Ayda 400 lira ödememiz ve yakıt ücretimiz var. Ne yazık ki, çok istesem de kültür sanat etkinliklerine de, gün yapan arkadaşlarıma da gönlümce takılamıyorum.
Kimseyi eleştirmek gibi bir niyetim yok benim. Bu yaz belki on düğüne davet edildim. Hepsi yemekliydi. Bir salon dolusu insana yemek verebilmek, bravo diyorum. Ben zengin olmasam da, arkadaşlarım zengin benim. Arkadaşlarımla gurur duyuyorum!
Bir de, Sayın Cumhurbaşkanımız, yastık altındaki dolarları bozdurup, Türk parasına çevirin diyor. Dalga mı geçiyor bizimle. Biz ay sonunu zor getiriyoruz. Biz de Türk parası yok ki, dolar nereden olsun.
Hayret bir olay!
Televizyona insanlar çıkıyor, dolarlarını bozdurarak poz veriyor. İnanamıyorum! Bizden başka herkesin parası var. Dışarı çıkıyorum, kafeteryalar, tıklım tıkış, lokantalar, restoranlar insan dolu. Ben ayda iki kez dışarıda yemek yesem, ay sonunu getiremem. Anlayamıyorum. Demek ki, bu ülkedeki tek yoksul ve para sıkıntısı çeken kişi benim.
İnanın, inanamıyorum. Anlamıyorum!
Haaa... Unutmadan bir de, bütün arkadaşlarımın ellerinde, kocaman akıllı telefonları var. Bir tek benim telefonum eski, tuşlu telefonlardan. Benim arkadaşlarımın hepsi zengin. Tek parası olmayan ben varım.
Ölmek istiyorum! Bıktım artık yoksulluktan! Bütün arkadaşlarımın parası var. Bir tek benim param yok! Bu ülkede yoksul kimse yok. Bir tek ben yoksulum!
Not: Niyetim kimseyi kırmak değil. O gün öyle bir psikoloji içinde kaleme alınmış, öylesine bir yazı. Keşke herkesin gelir seviyesi yüksek olsa da, gönlünce yaşayabilse. Dünyada da, ülkemizde de hiç yoksul kimse olmasa. Refah içinde yaşayabilsek keşke!
Sevgiyle kalın...
🙂🙂🙂 size şöyle bir örnek verebilirim, bu devirde geçinmek gerçekten de çok zor hele de asgari ücretle ev geçindirenler için, bir işçi düşünün günün çoğunu çalışarak geçiriyor ev kirası faturalar çocukların masrafları vs vs ve yıllarca böyle gidiyor,, peki bu insan hangi ara kendisi için bir şey yapacak hangi ara ailesiyle birlikte bir etkinlik yapacak, ömür robot gibi gidiyor,, ve bazen insanların ruhunu doyurmaya farklı şeyler yapmaya ihtiyaçları var aksi halde o geçim sıkıntısı ve monotonluk yüzünden ne evde huzur kalır sağlıklarından olur insanlar,,
Asıl sorun neden herkes sinemaya tiyatroya imza gününe gidemiyor olmalı neden bu düzende paralar belirli insanların cebine gidiyor olmalı ki emperyalizm denilen de bu
Sevgilerimle 👧
Merhabalar.
İnsan sosyal bir canlıdır. Elbette hepimiz gidebilmeliyiz. Ben gidemediğim bir gün isyan edip, bu yazıyı kaleme almıştım. O günkü psikoloji içinde yazılmış bir yazım. Hepimizin hakkı. Ara sıra etkinliklere katılmak, hatta bir ihtiyaç. Yorum için teşekkür ediyorum.