Benim Sinemalarım Vardı - 1
Gazi Mahallesi Açık Hava Ümit Sineması:
İlk kez kaç yaşımda sinemaya gittim hatırlamıyorum. Hangi filmi izlemiştim onu da hatırlamıyorum. Bırakın bunları, eve nasıl döndüğümü bile hatırlamıyorum. Ertesi gün öğrendiğime göre, daha ilk yarım saatte uyuyakalınca, kah annemin kah komşu teyzelerin kucağında dönmüşüm.
'Ümit Sineması' yazardı tabelasında mahallemizdeki sinemanın. Birbirlerine yanyana tutturulmuş tahta sandalyelerin arkasındaki, fırçayla yazılmış numaralara bakarak bulurduk yerlerimizi. Yerlerin çakıl taşı olduğu rivayet edilirdi. Rivayet edilirdi diyorum, çünkü zemini kaplamış bir kaç santim kalınlığındaki ayçekirdeği kabuğundan dolayı ben yerde çakıltaşı gördüğümü hatırlamıyorum.
Sinemanın kapasitesi hakkında hiç bir fikrim yok. Küçüktüm küçücüktüm ve o sıralar herşey gözüme kocaman görünüyordu.
Evimizle sinemanın arası 500-600 metre filandı. Daha biletler bile alınmadan, sinemanın önüne konuşlanmış seyyar satıcılardan çekirdek alınırdı. Dörde bölünmüş bir gazete sayfasını anında bir külaha dönüştürüverirdi satıcı. Ölçü birimi çay bardağıydı. O zamanlarda Ajda vardı, ama henüz bardakları yoktu, yüksük gibi küçücük bardaklarla verirlerdi çekirdeği (Beş kuruştu galiba bardağı). Haftada bir yeni film gelirdi. Çok tutan bazıları için 'Zafer Haftası' yapılırdı. Hiç sevmezdim zafer haftalarını.
O ünlü (Türkan Şoray'lı, Filiz Akın'lı, Hülya Koçyiğit'li, Fatma Girik'li, Cüneyt Arkın'lı, Kartal Tibet'li, Ediz Hun'lu, İzzet Günay'lı) siyah beyaz yerli filmleri hep o sinemada izledim. Ama benim favorilerim Kartal Tibet'in Tarkan ve Karaoğlan filmleriydi. Karaoğlan Geliyor, Karaoğlan Camoka'ya Karşı (Rahmetli Danyal Topatan oynamıştı Camoka'yı. O kadar iyi bir karakter çizmişti ki, daha sonra Camoka'nın kahraman olduğu bağımsız bir film çekilmişti), Tarkan, Tarkan Gümüş Eyer, Tarkan Viking Kanı hep o dönem izlediğim filmlerdi. Hatta Babam eve iki tane kanarya almıştı da birinin adını Tarkan, ötekininkini Karaoğlan koymuştum. Daha sonra okula başlayıp okuma yazma öğrenince de Tarkan'ın peşini bırakmamış, yaratıcısı Sezgin Burak rahmetli oluncaya kadar da gazeteden takip etmiştim.
Ne güzel eski günleri yâd etmişsiniz yazınızda. Tarkan, Karaoğlan, Açıkhava sinemaları çocukluk ve ilk gençlik yıllarımızın dolu dolu yaşadığımız güzel günlerinden bir kesit idi. Hatta Tarkan ve Karaoğlan'ın çizgi romanlarıda vardı değil mi? O eski günlerden benim aklımda kalan sinemalarda o eski duygusal Türk filimlerine hüngür hüngür ağlardık, abilerimizde bizi kızdırırdı''Ağlıyorsun sen yineee sulugöz sulugöz''diye, biz de iç çekerek''Ağlamıyorum ki ağlamıyorum kiii''derdik. İlginç olan şey ise o filimlerle şimdilerde mizah dergilerinde dalga geçiliyor olması. Ben de zaman zaman kendime şaşırıyorum''Bu filimlerin neresine ağlamışım ben''diye. Kutluyorum nostaljik ve dolu dolu bir yazı kaleme almışsınız yine...👍😅👍