Benim Sinemalarım Vardı ? 4
Lise ve üniversite yıllarımızda artık yalnızca mahallemizdekiler değil Ankara'daki bütün sinemalar bizimdi. Çankaya, Talip, Kavaklıdere, Ses, Akün ve Batı Sineması, Çağdaş Sahne, Kızılırmak... Çocukluk yıllarımdaki sinemalarda izlediğim filmlerin çoğunu hatırlarım da, gençlik yıllarıma denk gelenlerin çok azı hatırımdadır. O zamanlar hangi filme ya da sinemaya gideceğimizden daha çok, kiminle gittiğimiz önemliydi, ondan olmalı.
Çankaya, Talip, Ses, Akün ve Çağdaş Sahne kapanalı çok oldu. Akün Sineması ve Çağdaş Sahne'yi Devlet Tiyatroları aldı. Yeni isimleri Akün Sahnesi ve Şinasi Sahnesi oldu. Birçoğu gibi iş ya da alışveriş merkezine dönüştürülmediler neyse ki. Atatürk Bulvarı'nın Kuğulu Park'a yakın kısmındaki bir binanın Bulvara bakan kısmında Akün, arka tarafı, Tunus Caddesi'ne bakan kısmında ise Çağdaş Sahne yer alırdı.
Ertem Eğilmez'in, Rıfat Ilgaz'ın aynı adlı eserinden uyarlamış olduğu o müthiş 'Hababam Sınıfı'nı çocuk yaşlarda Akün'de izlemiştim. Şener Şen'li, Münir Özkul'lu, Adile Naşit'li, Tarık Akan'lı, Halit Akçatepeli, Kemal Sunal'lı o muhteşem kadrosuyla. Yanılmıyorsam sinemanın açılışı bu filmle olmuştu. Yirmibeş otuz kadar hafta gösterimde kalmıştı diye hatırlıyorum.
Bu sinemalardan Batı ve Kızılırmak dışındakiler Tunalı Hilmi Caddesi ve yakın çevresindeydiler. Mevsim yazsa sinema çıkışı Kuğulu Park'ta dondurma keyfi yapılır veya soğuk birşeyler içilirdi. Kışsa da parkın kadrolu ördek ve kazları için hayıflanılır, sıcak bir bardak çay veya bir fincan dumanı üstünde salep 'Yazık ya hayvanlara, kış boyunca ne yapacak zavallıcıklar' geyiğine arkadaş yapılırdı.
Batı Sinema'sının içinde bulunduğu Batı Pasajı'nda birkaç tane de cafe-birahane bulunduğundan filmden önce ya da sonra birkaç bira içmek de adettendi o zamanlar.
Çağdaş Sahne'de izlediğim ve o zamanlar çok beğendiğim bir film de Mel Brooks'un 'Silent Movie'siydi (Türkçeye 'Deli Dolu' olarak çevrilmişti). Yıllar sonra bir yerlerden elime geçtiğinde ne kadar da sevinmiştim tekrar izleyeceğim için. Ama o zamanki tadı alamamıştım. İlk izlediğimde beni çok güldüren espriler yavan gelmişti bu sefer, 'Ben bu esprilere mi anıra anıra gülmüştüm?' diye düşünmeden edememiştim. Doğanın yasası bu. Eğer öküz değilseniz, yıllar içinde aynı kalmıyorsunuz, değişiyor, gelişiyorsunuz. Yıllar sonra gençlik sevgilinize rastladığınızda hiç o duyguyu hissetmediz mi, 'Ben yıllarca bunun için mi yanmış tutuşmuşum?' dediğiniz olmadı mı? O da size bakınca aynı duyguları hissetmiştir büyük olasılıkla.
Yukarıda saydığım sinemalardan günümüze Kavaklıdere, Kızılırmak ve Batı sineması gelebildiler sağ salim. Kavaklıdere ve Batı Sineması'na yıllar var ki uğradığım yok. Kızılırmak ise aile sineması olarak kalabilmeyi başardığı için uluslararası dağıtım tekellerinin baskısına karşı koyabildi ('Aile sineması' deyimi pek garip kaçtı. Bazı yerlerdeki pastane, lokanta, çay bahçesi vb. işletmelerde kullanılan 'Aile Salonu' ibaresini çağrıştırdı). Bugün Ankara'da senede birkaç tane eli yüzü düzgün film izleyebiliyorsak onların sayesindedir.
Gençlik yıllarımıza denk gelen Ankara'nın adı geçen o sinemalarının hepsini bilirim. O tarihlerde TRT'de tek kanallı olduğu için olsa gerek sinemalar epey revaçtaydı. Hababam Sınıfı serileri, sonra genç kızların sevgilisi Tarık Akan'ın filimleri, Zeki Alasya Metin Akpınar seri komedi filimleri, Minür Özkul ve Adile Naşit ve onlara can veren büyük usta Ertem Eğilmez, hep o dönemlerin sanatçıları ve ürünlerindendir. O sinemalardan çıkıp yazın dondurmacılara takılmak da dediğiniz gibi hemen hemen herkesçe yapılmıştır. Yine güzel yine nostaljik bir yazı olmuş kutlarım Mehmet bey...👍