Berzah Gülleri (Öğretmenlerimize Armağanımdır)
Yeni bir sayfa açıyorum, tıpkı onlar gibi. Yetişen yetkinliğin rüzgâra bulanmış mavisine. Mor mürekkebin artık unutulduğu zamanlarda kaçıncı kader ağlayışıdır sorarım sana ey yanık mektupların gurbet tüten nehirleri.
İki olgu sınırını belirleyen nehirdir bu bahsettiğim. Cahillik ? ulemalık, nice akındır hatırlanmaz, bir fetih başlamış yaprağında futühat dolusu hilal tarihinin. Hani hep hocalarıyla tanındı, anıldı ya büyükler. Eflatun bir hiç'ti Soktares'siz, belki bilinmezdi İkinci Mehmet Akşemsettin'siz. Fatih gelmezdi isminin başına, kim bilir? Mor sümbül kokan sırada, bizi en çok tanıyan, bizi bizden bulan kültür yakamozudur. Denizin sahibi öğretmen. Tahtaya yazılanlar bir o kadar kalbe işler, iyi bakın. Nazım Hikmet en çok öğretmenlere gönderi yapmıştır şiirinde;
'Sen yanmazsan,
Ben yanmazsam,
Biz yanmazsak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?'
Sorusunun aynı zamanda cevabıdır öğretmen. Bilahare bu üçgenin kenarı köşesi, açısı ve alanıdır. Ressamdır, geleceği şekillendireceğini bilir ve merhamet tohumlarını genç yaşta eker öğrencilerine. Şiir olur; söyleyişler, belirli gün belirli hafta, belirsiz bir nesnedir, hava üşümüştür kalpler sıcacık. Sobalar yanmış bacalarda yaz kış fışkıran dumanlar. Öğrencisine verebileceği en büyük hediye 'makul ölçüde sağlıklı düşünebilmeyi' öğretmektir. Gayesi kendinden ötesidir daima. Memurdur ama biraz farklı. Gömleğinin sağ yakasında şefkat ve merhamet, sol yakasında akıl ve irade, ilim kravatı birleştirir ve yekparedir. Öğrencileriyle bütündür. Vefakârdır, fedakârdır, aslı aslından ayrılmaz, faslı haslına sığmaz gelişim armonisidir.
Harf tatmış kimse zaman geçtikçe değerini bilir. "Bir öğretmen vardı bizim sınıfta ..." diye başlayan hikâyeler, matemin buğusunu soluyan dudaklardan firaridir ister istemez. Siz anlatırsınız, kirpiklerinize çarpar cümleler ve vergisidir, meyvesidir gözyaşı her hatırlayışın. İster acı olsun ister tatlı.
Gör öğretmenim gör, aramızda mahkûmlar var, fikri kelepçelenmiş. Yaftasız beyinler var, malta hizası yok onların, aramızdalar. Âdem babalar... Unutulmuş hayatları, kader iplikleri sökük. Lime lime olmuş nisan sabahı bugün, yağmur renginde su taşıyor bardaktan, senin varlığının gereklilik kipi, yokluğunu akla getirmeyen fiil çekimlerindedir haberin ola. Bil ki yetiştirdiğin nesil sensin, yetişen nesil de sensin. Sokakta öğrenciler sigara içerse kızma onlara, onu sen yetiştirdin, bir o kadar senin eserin. Bize ayna, aynalara ayna, gölgesine basamadığımız saygıya şayan, hitabete yatkın ruhun var senin. Yöntemin ve tekâmülün zirvesisin, mütevazılık mümessilisin. Okuduğum kitap sahifelerinde kaldı gözlerim. Bir vav filikasına binip uzakları özlemek yeter benim için. Niçin kötülerin ölümü sevdirir ölümü niçin. İçimdeki putlar devriliyor. Hangi kuyuya atılmış Yusuf yüzlü berzah gülüydük bilemem. Ateşten bahçesi miyiz İbrahim misali tarihin. Ahirde yaşıyoruz evvele hasret, evvela hikmet.
Divan misali sınıf, masanın beklediği biri var, tahta hazır, tebeşir hazır, her şey hazır, diyorum ki bizi ancak öğrenmek paklar. Kapıdan girer biri ve haykırır:
-Günaydın arkadaşlar!
-Sağ ol!
Çıkış zilinden sonra ilim dükkânına inen kepenk, sabahleyin bir öğretmenin 'Günaydın Arkadaşlar' demesinden başka neyle kaldırılabilir ki?
Adı deneme olsa da bu bir deneme kadar sohbet türüne de yatkın diye düşünüyorum. Çünkü karşıdakiyle konuşuyor dedirten ifadeler var."Gör öğretmenim gör, aramızda mahkı»mlar var, fikri kelepçelenmiş. Yaftasız beyinler var, malta hizası yok onların, aramızdalar. ı?dem babalar... Unutulmuş hayatları, kader iplikleri sökük. Lime lime olmuş nisan sabahı bugün, yağmur renginde su taşıyor bardaktan, senin varlığının gereklilik kipi, yokluğunu akla getirmeyen fiil çekimlerindedir haberin ola. Bil ki..." Adı ne olursa olsun, içeriğiyle cümleleriyle dolu dolu... Kompozisyon yazılısındasın ve Konu öğretmen. İçeri giriyorum. Sevgili öğrenciler "Öğretmen" konulu bir açıklama yazısı yazınız, sınav süresi 40 dakika. Başarılar....Sınav bitiyor. Değerlendirmemi yapıyorum, konuyu kavranma ve açıklama 25/25;düzgün ve özlü anlatım 25/ 25; buluş ve örnekleme 25/25;imla noktalama 25/25=100. Aferin Günay...
"divan misali sınıf"benzetmen beni gülümsetti Mücahit .Farklı ve düşündürücü bir yazı okudum.Okurken çok keyfaldım,çünkü öğrenci olan birinin öğretmenlerle ilgili bu kadar çok benzetmeyi ,sorumluluğumuzun ağırlığını çok iyi ifade etmişsin. Bir öğretmen olarak guru duydum her cümlende senden. Yürekten sevgilerimle...
Öğretme yetisinini kalpleriyle öğrenme yetisine dönüştüren öğretmenlerimizin öğretmenler gününü kutluyorum öncelikle.
''Yeni bir sayfa açıyorum, tıpkı onlar gibi'' bu girişteki gönderme oldukça başarılı.her öğretmen öğrencisini beyninde yeni bir kağıt açıp yazmaya başlar bu yüzdendir ki hamurlarımızı yoğuranlar şeklinde hitap ederiz onlara.2. paragrafta verilen örnekler Akşemsettin,Sokrates ve nicesi öğretmenliği cümlere öğretmiş besbelli .Nazım Hikmetin örneğini bu şekilde düşünmemiştim hiç,farklı bakış açınızı kutluyorum. ''Gömleğinin sağ yakasında şefkat ve merhamet, sol yakasında akıl ve irade, ilim kravatı birleştirir ve yekparedir'' sanırım bir öğrtemeni delip geçen sözler bunlar oldurdu.çok beğendim .Normalde kitap okurken satır atlarım betimlemeler vs. bütün betimlemeler aynıymış gibi gelir bana.Bu denemeyi okurken bir tek satırı bile atlamadım .her satırı işlenmiş maden gibiydi.Öğretmeninizi tebrik etmeli Mücahid bey,belki de verilebilecek en güzel hediye bu deneme.gül kokan çiçekler gibiydi .Şiirlerinizde ki tarzınızın denemelerinize de yansıması ,kaleminizin oturduğunu gösterir.Finalinizden bahsediyorum görkemliydi.saygılarımla...
Bir elimizde tebeşir bir elimizde kalemle gezdik Anadolu'yu.Yurdun dağlarında aç ve sefil kaldık.Bunların hiçbiri zorumuza gitmedi.Dertlerimiz bitecek,en azından azalacak diye çıktık yola.Yurdun ücra köşelerinde için için ağladık.Dertlerimizi kimselere anlatmadık.Çünkü biz Cumhuriyetin öğretmeniydik.Hiçbir şey bizi yıldıramayacaktı.Ama olmadı sevgili dost.Birileri bizi yıldırmayı kafaya koymuş.Hatası olan arkadaşlarımız yok muydu.Elbette her meslekte olduğu gibi bizim meslekte de vardı.Son gelinen nokta hiç de iyi bir nokta değil.Tüm emeklerimiz sorgulanır oldu.Çektiğimiz acıların hiçbiri bizi bu kadar yaralamadı.Dağların arasından geçerken korku türkülerinin ne olduğunu bilir misiniz?Acılar yüreğimize her geçen gün mıhlanıyor.Bunda en büyük etken öğretmenden korkan geri zihniyettir.Yazınızı değerlendirecek yerde kendimi anlatmak yanlışlığına düştüm ama konunuzu ilgilendirdiği için bu yolu seçtim.Gerçekler yaşayanlardan bilinsin isterim.Nutuk atarak sorunların çözülmeyeceğine inanıyorum.Namusum kadar değer verdiğim mesleğime asla ihanet etmediğimi bildirerek sevgilerimi sunuyorum sevgili Mücahid.Sizin gibi yetiştirdiğimiz çocuklarımız gurur kaynağımız.Az da olsa varsınız.Sevgiler.
yazıyı bir yandan okurken aklım bir yandan da bugün yaşadığım o kısacık ama duygulu anlara gitti geldi..kah yazıdaydım kah öğrencilerimin arasında..
uzunca bir zamandır okulumdan ve öğrencilerimden uzaktım teknik bir çalışma nedeniyle..dünden beri susmadı telefonlarım sadece bir saatlik de olsa okula gitmem için..kocaman bir pasta yaptırmışlar (benim kestiğim bir pasta) ve yine bir öğrencimin büyük bir aşkla ve sevgiyle bana özel yazdığı şiiri dinledim onun ağzından:" hayatımın öğretmenine.." ve kucağımda çiçek bahçesiyle döndüm tekrar görevimin başına..
ve yazını okurken o muhteşem gözler geldi gözümün önüne; pırıl pırıl, tertemiz gülüşler, katıksız sevgi, kığır kıpır heyecan..canım öğrencilerim..
söyleyeceğim tek şey mesleğimin bir anlamı varsa şayet tek sebebi "öğrencilerim"..
ve sen sevgili Mücahit..bu yürek işini öyle güzel anlatmış ve öyle hoş yüceltmişsin ki eşsiz kaleminle..okumak ne büyük lezzetti..rahat anlatımın ve okuyanı yazının içine çeken üslubunla çok büyük kitlelere hitap edeceğini düşünüyorum..yeter ki inan ve inancının peşinden git..
selam ve sevgilerimle..
tebriklerim çok..