Beyaz
Beyaz bir günden kalma sevinçlerim var sana dair. Yüreğim önce alev alev yandı, sonra buza döndü.
Bembeyaz düşlerimle geldim. Eğer onları bizim için ayırırsan, söz veriyorum, incitmeyeceğim ikimizi.
Cesaret edemem; bilirsin, zordur bunları sevdiğine söylemek. 'Sen hiç sevmedin mi birini?' diyemem, sevmişsindir elbet... İşte bu nedenle, ?Biz' demek, ?ikimiz' demek, ortaklaşa bir şeyleri paylaşır gibi, yüreğimden yüreğine aktığımı hissedercesine konuşmak bile mutlu ediyor.
Satırlardan çıkalım, gerçeğe dönelim istedim. Seni sevdiğim o ilk günden bu yana, ben hep bunu diledim. Sende başka bir şey vardı, bir tılsım; bir büyü, bir gerçeklik... O gün, gönlümün sana aktığı o gün, ben bunu hissetmiştim. Korktum. Bir kedinin soğukta bir köşeye kıvrılıp, çaresizliğine sığınması gibi, korktum. Artık korkmuyorum sevgilim. Seni deli gibi sevmekten de, hiçbir şeyden de korkmuyorum. Gözümde yok senden başka hiç kimse, gönlümde de.
Beyaz aşkımla geldim. Her şey kirlense bile, o hep beyaz kalacak; senli düşlerim gibi. Biliyor musun, inan bana, seni çok özledim. Seni yaşamaktan, seni sevmekten, seni severek ölmekten korkmuyorum da; tek korkum, seni kaybetmek. Ben bu korkuyla yeni tanıştım. Çok sevince insan, böyle oluyormuş.
Eskiden fevriydim; kırıp dökeceğim aldırmadan, yüreğinin tapusunu devralmış gibi, düşünmeden hareket eder, tozu dumana katar, sanki her şey ne yaparsam yapayım hep aynı düzende kalacakmış gibi davranırdım. Artık biliyorum, senin de bir kalbin var. Seni incitmeye kıyamıyorum. Seni başkalarının incitmesine de tahammül edemiyorum. Aşkın şefkat dolu hâliyle tanıştırdın beni, teşekkür ederim. Bencildim, fevriydim, her şeyin benim istediğim gibi olmasını isteyendim. Biliyorum ki; senin de bir kalbin var. İnkâr edemem, o kalpte ömür boyu yaşamak en büyük isteğim...
Bilmiyorum, neden diye sorma; çünkü ben de bilmiyorum. Ama bildiğim tek bir şey var, seni ne yaşanırsa yaşansın, ne olursa olsun, çok seviyorum. Susarak da anlaşırmış insanlar. Ben bunu hiç bilmezdim. Sanırdım ki; sevdiklerimizle ancak konuşarak anlaşabiliriz, ama susarak da anlaşabilirmiş insanlar. Hatta bu daha az kırıcıymış. Yine de; seni çok özlüyorum. Eskiye dönebilseydi her şey...
Mevsimi geçti ama; kar yağıyor sevgilim. Hayatta her şey mevsimine göre olmazmış. Aşkın da bir mevsimi yok, seni sevmenin de... Benim hayatım, sana deliler gibi âşık olduğum o gün değişti. Uçarıydım, kendimi bile bilmezdim; sen beni, kendimle tanıştırdın. Hep söylerim, ölmeden önce o güzel gözlerine bakabilsem, sesini duyabilsem, yanında ölebilsem... Ölümün en huzurlu hâli bu olur sanırım. Bir bilsen, keşke gerçekten bilebilsen, seni çok seviyorum. İsterdim ki; sen de beni böyle sev.Hayatta her şey istediğimiz gibi olmuyor. Biliyorum, biz çok mutlu olabiliriz. Bu cümleyi kurmak, sanki cennetten bir köşe ayırmak gibi... Bu cümleyi gerçekte yaşamak için bile ölünür. Eğer böyle bir şey gerçek olacak, ama karşılığında bu olacak denilseydi, yine de kabul ederdim.
Sen bilmezsin, ama seni aldığım nefesten bile çok seviyorum. Kıyamıyorum, kızamıyorum, küsemiyorum, gitsem gidemiyorum. Aslında ben hiç gitmedim. Gidemedim. Gidemeyeceğimi de biliyordum, yersizdi o yalanlar... Yersiz, yurtsuz.
Onca yalanın içindeki tek gerçek sendin. Seni yüreğime anlattım, rabbime anlattım, yağmura anlattım, kara anlattım; bir tek sana anlatamadım. Korktum. Duymak istediğinden emin olmadığım o kadar çok sen var ki içimde. Hangi birini anlatsam ki... İstemezsin, hiçbirini duymak istemezsin belki.
Bu aşk, gerçek... Sabah uyandığımda aklıma ilk gelen; gece yatmadan önce aklımda olan son şeysin.
Onca kalabalığın içinde kendi yalnızlığımda, bana eşsin. Seni Seviyorum, bunu gözlerine bakarak söyleme ihtimalim hayatım boyunca olmayacak belki; seviyorum. Biliyorum, kimseyi böyle sevmeyeceğim. Ne öncem var, ne sonram... Bu aşkla öleceğim.
Bembeyaz bir gözyaşı getirdim sana. Ne olur, al onu, kızma bana... Seni severken başka bir şey yapmam mümkün değil. Beyaz beyaz ağlıyorum aşkıma. Ama senin kirpiklerin yaşla dolmasın.
Canın olmasam da, hayatımın sonuna kadar; canımsın...