Beyaz Ölüm
Ben kimi zaman sevgiliye sunulan bir çiçek, kimi zamanda güzel kızların saçlarına taç yapmakta kullandığı beyaz bir papatyayım.
Bir bahar günü güneşe olan aşkımı ilan etmek için yaparaklarımı güneşe doğru açmıştım. Herkes kıskanıyordu sanki beni. Ama güneş bugün bana kızmış gibiydi yakıyordu bedenimi. Bende kızdım ona ve keşke yağmur yağsa diye haykırıyordum ama havada tek bir bulut bile yoktu. O da ne bulutlar kapkara yüzlerini göstermeye başladı. Korkuyorum güneş bırakma beni. Gitmeeee. Yağmur mu yağıyordu? Ama ben bu kadar şiddetli yağmur istememiştim ki. Bulutlar durun yapraklarım dökülüyor. 1 saat boyunca bu yağmurun altında yaşam savaşı verdim köklerime kadar ıslandım. Neyseki durdu yağmur. Hava tekrar sıcak olsun istiyordum ki. Gökyüzünden düşen inciler neydi? Allahım bunlar kar. Annem anlatmıştı kar yağarsa altında kaldığımda ölürmüşüm. Yağmasın nolur ölmek istemiyorum. Yavaş yavaş tüm bedenimi kaplıyordu kar. Donuyordum. Artık tüm umutlarımı kaybetmiştim. Şimdi suçu kendimde arama zamanım gelmişti. Güneşin beni yakmasından isyan ettim ve başıma bunlar geldi. Kendi elimle kendi sonumu yazdım. Evet artık ihtişamıyla gözleri kamaştıran beyaz başımda karlar altına girdi. Çok garip benim ölüm hikayem. Toprakta hayat bulmuşken şimdi ise toprağın üstünde ölümü bekliyorum...