Bilinmeyen
Ben bilmediğim şehirlere kaç kere daha yenileceğim? Hiç sevilmemelerimin kaçıncısı yürürken bilmediğim bu yabancı sokaklar? Hangi sigara bu içtiğim ki ilk günün heyecanı gibi dudaklarımda bıraktığı busenin tazeliği? Huzur bu kadar yakınımda
yken sil baştan mutsuzluklarım kaçıncı kez doğacak yeniden? Ben kaç kez daha küstüreceğim avuçlarıma alamadığım yıldızları? Güneş daha ne kadar fazla ısıtacak yüreğimin yangınlarını? Hangi insan bir gün benim düşüncelerimi okuyabilecek sahiden? Daha ne kadar fazla susacak bu kadar susmalarım ya da bir gün'lü başlayan cümlelerimin kahramanı ne vakit konuşturacak lâl edilmiş dilimi? Aynı masada aynı sigarayı hiç bir şey olmamış gibi kaç nefeste içebileceğiz ki ben onu severken o bir başkasının olmaya devam edebilecek? Bu kadar yok olmanın sonu, hangi sondan daha anlamsız olabilecek zamanı gelince? Gece bu kadar koyu olmaktan vazgeçmemeye yemin eder gibi neden vaktinde bozacak ha bire yeminlerini tıpkı benim her sabah onsuz olacağıma yemin edip ve bu yemini aynı vakit bozmam gibi. Aslındaların sonu aslında bitmemeye bu kadar mı meraklı ki 'aslında seviyorum hala' cümlelerime umut bir yerlerde gülümsemiyor? Birkaç enkaz sonrası arama kurtarma çabaları bile bu kadar boşken yaşamak ne kadar fazla mantık çerçevesinde olabilir ki? Yalnız yalnızlık değil bizi bitiren'li ruh hallerimin 'bir diğeri nedir?' sorusuna bu kadar mı cevapsız da hâlâ benimle bunca gözyaşlarım? Hangi müzik bu dinlediğim ki acıtıyor bu kadar derinden. Daha'lar yer değiştirmemeye kararlıyken ve aldığımız her nefes hiç tereddütsüz sayılırken yaşamak her şeye, hiçbir şeye ve ona rağmen... Bu kadar zor olmalı mıydı yoksa ben miydim zoru seven? Bir gün bir yerlerde mutluluğu tadacağım o günü beklerken, aklımdan geçenler de yine benimle değil mi ki bu kadar kaybetmeye tutkunken, hâlâ neden?
//Sevgili günlükten bir günün ardı..
Beyşehir
Ağustos/2012