Bilinmez Neleri Bitirir Zaman
Neleri getirir zaman bilemem; neleri götürür ömrümden , benliğimden onu hiç mi hiç bilemem.
Bilinen gerçek şu ki bir yanlış değil, birkaç yanlışı arka arkaya yapınca, feleğin eli yakama yapıştı.
Kırılan kalp olunca onarmak kalbe düşer.Kalbin başında belası, derininde deryasının bin türlü evhamı var.Korkaklığı
kendinden öte kişilere, cesareti boş işlere...Affetmek insana mahsus değilse de büyüklükmüş kişi affedebilirse.
Senden af dileyecek yüz kalmamış olsa da, izinsiz sığınırım en sıcak hatırana.
Senden bir hatıra bana bu şarkı,
Bir gün gitsen bile hatıran yeter.
Unutmak mümkün mü böyle bir aşkı,
Bir gün gitsen bile hatıran yeter.
Bir yanda yaşanan o güzel günler,
Bir yanda hayaller, bir yanda düşler.
Seni yaşatacak neler var neler,
Bir gün gitsen bile hatıran yeter.
Bilinmez neleri getirir zaman,
Bilinmez neleri bitirir zaman,
Aşk bir hatıradır maziden kalan,
Bir gün gitsen bile hatıran yeter.
(F.T.)
Çalıntı yapmanın en haz vereni benim için; kopya çekmenin en tatlısı; güzel bir şarkı olmanın yanında, duygulara
da güzel bir tercüman. İnsanoğlu görüp, duyduğu çok şeyi kolayca anltabilir.Başkasına ait bir çok özelliği;onlarla
ilgili hissettiklerini, tahminlerini... Ancak kendisiyle ilgili olanları anlatırken tıkanıp kalır, kelimeler düğümlenir;
İşte bu durumlarda, bazen bir şarkı sözü , bazen bir teşbih, bazen bir emsal göstererek açıklamak ister meramını.
Benim gibi içi etten, dışı odundan adamlar için her daim bir teşbihe, bir şarkıya ihtiyaç var. Hissetsem de
söyleyemediğim bir anlaşılmaz anormal yapı benimkisi. Değişken çoğu zaman, bir o kadar da çabuk yiten
duygulanmalarım var.
Yağmur yüklü buluta benzer yüreğim; dışından kurşuni, soğuk ve ürpertici bazen, içinde ise toprağa can veren
yağmur taneleri... Ufak bir soğuk tabaka karşılaşması yeter yağmasına; benim de duygulanıp göz yaşı dökmeme
bir Ferdi Tayfur şarkısı yetiyor çoğu zaman. Tabi yanımda kimseler olmamak kaydıyla.
Ağlamak güzeldir derler, ağlayabilirsek ağlayalım. Ama derde, kedere değil, ağlanacaksa , hatıralarımıza ,
sevinçlerimizin mazide kalanına , çocukluk özlemlerimize olsun ağlamaklarımız.Ya da işi erkekliğe laf ettirmemek
babından "erkek adam ağlamaz" diyelim. Ben demiyorum ve demem de. Çünkü oluyor ağladığım gizlice. Bazen
kendim için, bazen zihnimden nasıl geçtiğini bilmediğim flu hayaller, bazen de öteki aleme zamansız gidenler için.
Maddi olarak kayıp etmek geçici sarsıntı ve üzüntülere sebep olsa da pek derin izleri kalmıyor içimizde.
Manevi, olarak kayıp ve sarsıntılarımızın tamiri zor. Hele bunların biz dışında gelişenleri tamire yeltenmek
daha da zor. Kişisel olacak ama yazma amaçlarımdan biri de bu son sınıf maraz... Ben dışında yapılış oyunların,
son dakika dönüşlerin, vicdani sömürü yöntemlerinin hepsiyle beraber elde edilen kötü bir başarı. Başarılan bir
başlangıcı yıkma başarısı. Yıkımın başarısı ancak başkalarının acısına sebep olur oysa.
Fazla söze gerek yok
galiba; biri kazanırken , mutlak kaybeden vardır o yerde. Unutmamak gerekir ki bu yolda galip sayılır aslında
mağlup. Galibi yok bu anlamsız kargaşa dolu zoraki aşk oyunlarının. Mağlubu da yok bir bakıma iki tarafın; bir
mağlup var ortada , o da her ileri adımda, iki geri ypmak zorunda kalan marifetsiz müstahdem.