Bilmeliydim

Iki yudum aşk vardı gözlerimde, sözlerine kapılan... Iki savaştan çıktım senden önce malubiyetle... Elim, yüzüm, en çokta sesim kanıyordu. Öylesine sıktımki dişlerimi sözlerimi iliğine kadar kesti. Şimdi konuşmak istesem kan dökülür dudaklarımdan beyaz tenime damlar diye korkarım... Konuşmak istesem kirletirim bedenimi!!! Temizlemeye kalkışsam koparırim kolunu, iki gözünü kör ettiğim barbie bebeğimin... Zaten hiç birşeyi kırmadan tutamadım ki, elimi neye uzattıysam sanki avuçlarımda yüksek basıncın etkisi paramparça ettim herşeyi... Şimdi elimde sigara, durmak bilmeyen yaş gözlerimde ve onca Ayet-el Kursi'ye banamısın demeyen sinir krizimle birlikte yırtarcasina kağıdı yazıyorum yine... Sen aynı şeyi konuşmadığımızı söylersin... Haklısın da!!! Ben sana tendeki acıyı anlatırım, sen ter döktüğün o mükemmel geceyi... Nasıl bir olabilir ki dilimiz??? Birimiz kutsallığı yaşarken diğeri ihaneti kalpte... Şimdi söyle bana; Hangimiz acımasız? Hangimiz acı çekmekte??? Bileğinden çivilediğim saatim 22:57'yi gösterirken yürekteki acının miadını doldurmaya niyet ettim.
Çok şey istememiştim aslında, biraz onur belki... Belki bu devirde bile sevgiliyi tek kabul edecek erkeklere bir örnek daha...
Ama şerefsizliğinin toksinleri İstanbul'un tamamına nüfuz ederken.. Erkekliğinin değdiği tüm caddeler karantinada...
Bu güne dek ayağımı kaydıracak her zemini hazırladın nasılsa!!
Bende artık mecburum sanırım kendimi onarmaya...

17 Ağustos 2010 1-2 dakika 12 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar