“Bindik Bi Alamete, Gediyoz Gıyamete!"
Virüs hayatımıza girdi mi? Sokuldu mu? Tam olarak onu bilemiyorum. Fakat bildiğim bir şey var o da virüsün her bir yanımızı oynaşarak güzelce kuşatmış olmasıdır.
Virüs virüs olalı böyle misafirperverlik görmemiştir!
Corona veya Covid-19 veya adı bilmem ne! Ondan bahsetmiyorum insanlarımızın kendisi virüs olmuş kimsenin haberi yok!
Günlerden Cumartesi, kısmen sokağa çıkma yasağı var evimin balkonunda tüneyip sağı solu izleyen bir ben varım. Maşallah, herkesler özgür ve hür! Bir tatil beldesinde hayatını süründüren ben, insanları şaşkınlık içinde izliyorum. Şehir dışından gelen araçların haddi hesabı yok diyebilirim. Peki, buraya, yani bir tatil beldesine insanlar neden gelir? Hele de böyle tehlikeli bir virüs salgını ortamında? Bir hasta olsanız, anlarsınız ne kadar ...tan bir ortama geldiğinizi de önce bir musibet yaşamanız lazım! Hiç bir şey yokmuş gibi tatile çıkıp gelenler, size her şey müstahak!
Basit bir soruya cevap arıyorum…
Bir, hasbel kader aldığı yazlığı vardır, zamanında, neredeyse bedavaya aldığı kooperatif evinin, biricik, yine aynı kafadaki beleşçi komşuları geldiyse bir görünelim demek için! İki, falanca filanca gitmiş götünü suya değdirmiş bir de resim atmış sosyal medyaya, biz gitmez ve değdirmez isek olmaz düşüncesi!
Elbette vatandaşına bu süreçte geçinebilmesi için faiziyle de olsa para vermeyen bir hükumet anlayışının, onları tatile yollamak için her tatil kredisi başvurusunu onaylayıp göndermesi de etkili olabilir.
Bu konulara burnumu sokmayayım diyorum ama duramıyorum! Utanmaz politika anlayışı diye, ben işte buna derim! Vatandaşın geçim sıkıntısında, artan kira bedellerinde, her gün zam yiyen temel ihtiyaç maddelerine çözüm aramayan veya bulduğu çözümleri uygulamayan, uygulatamayan bir ekonomik yapının acısını ben de yaşıyorum. İçim yanıyor, buzlu bir küvet bulsam dalacağım ki içim soğusun. Bu bile kesmez ya hadi neyse!
Bir yanda da sürekli adalet peşinde koşan sözde protestolar falanlar filanlar! Ulan biriniz de vatandaş aç, açıkta, açlık sınırında diyerek yürüdünüz mü be! Bir kere de ses getirecek bir eylem yaptınız mı? Televizyon kanallarında birkaç göstermelik demeç veya röportaj hepsi bundan ibaret, daha fazlasına asla şahit olmadım. Varsa bilen duyan söylesin ben de haberdar olayım. Fakat konu koltuk olunca veya koltukların savaşı olunca, çıkar olunca, getiri olunca hiç kimse hiçbir fedakârlıktan kaçınmıyor, bunu da belirtmeden geçemiyorum, kusura kalmayın.
Konumuza dönecek olursak, memleketin en ücra köşesinden geldiğini plakasından belirlediğim, sonra aksanından anladığım bir araç daha yanaştı caddeye. Dört kişilik araçtan yedi kişi indi!
Hani, sosyal mesafe, hani yol kontrolleri? Hepsi hak getire!
Tabi kaldırımda da en az bir o kadar karşılama konseyi. Arabadan inerken yapılan muhabbet de genel anlamda tüm ülkede olduğu gibi, sözde, espri konusu veya söylemi “korona morana değilsin demi, yok yav ne koronası” diyerek, süre giden muhabbet sonrası, öpüşmeler, koklaşmalar, sarılmalar, bin bir fırıldak hareketler!
Ve doğal olarak, bende de gün yüzü görmemiş küfürler!
Yani "saldım çayıra, mevlam kayıra" bir de şarkı vardı değil mi, rahmetli Cem’in “bindik bi alamete, gediyoz gıyamete!
Özleyenlere işte linki;
https://www.youtube.com/watch?v=yYPb47podLM