Bir Anlık Huzur
Zamanın durduğu o nadir anlarda, hayatın derin akışında kısa bir mola veririz. O an, her şeyin sessizleştiği, ruhun dinlenmeye çekildiği bir andır. Gözlerimizi kapatıp, içsel bir dinginlik bulduğumuz o kısa süre, genellikle hayatın karmaşasında kaybolmuş bir huzur sunar bize.
Bir fincan çayın buğusu, bir kitabın sayfalarındaki hışırtı ya da pencere kenarındaki serin rüzgarın dokunuşu, işte o anın zarif nüveleridir. Bu anlık huzur, kendini unutturan bir sakinliktir; her şeyin yavaşladığı, ruhun dingin bir limana çekildiği bir zamandır.
Bu geçici huzur, hayatın koşturmasında nadiren bulduğumuz bir mükafattır. İçsel gürültülerin ve karmaşanın ortasında, ruhumuzu dinlendiren ve tekrar hayata bağlayan bir mola gibidir. O an, tüm dünya susar ve sadece varolmanın tatlı huzurunu hissederiz.
Ancak, bu huzurun geçici oluşu, onun kıymetini artırır. Her anın tadını çıkararak, hayatın küçük ama değerli anlarına değer vermek, ruhumuzun derinliklerinde yankılanan bu huzuru en iyi şekilde yaşamakla mümkündür. Ve belki de gerçek huzur, bu kısa süreli dinginliklerin farkına varmak ve onlara değer vermekte gizlidir.