Bir Hayaldir Yok olan Gerçeklikte
Kısa bir süre özgür kaldıktan sonra tekrar kafesine kapatılan kuş gibi; her biri gerçeklerden kaçıldığının sanıldığı utançlarınız, kalemle kağıda konmayı başarabilmişler midir?
Söylenemeyen düşünceler, istekler, pişmanlıklar, kızgınlıklar... Bilinen fakat dillendirilemeyen... İç dünyamızda kendimize sakladığımız konuşmalar, duygular, arzular... Buradan kaç güzel ruha ulaşıp farklı farklı kişiliklere dönüşecektir kim bilir.
Küçük çocukların gerçeği sakladığını hiç duydunuz mu? Çocuklar kandırır ama aldatmazlar. Çocuklara bakarken ne olursa olsun gözlerindeki ışık sönmüyor. Çünkü kalpten kalbe, gözden göze bir dalga gibi yayılan ruhun içine girmektir onlarınkisi.Bu ruhta da acı değil gurur gizlidir.
Yalnızca içimizde derinlerde bir yerde, sivri bir iğnenin çocukluğumuzun bütün güzelliklerini ve hayallerini delip parçaladığını, çaresizliği çırılçıplak, saklanmayacak bir gerçek haline getirip bizi bu gerçeklerden kaçamayacak kadar güçsüzleştirdiği görüntüleri iç gözümüzde toplanır... Eskiden yaşanmış deneyimleri ve hazları kim istemez ki tekrar yaşamayı.Ufak tefek kibirlerin veya oyunların hatırlıyorum da,çocukların en sevdiğim yanı affediciliği. Sevgi ve neşe dışında hiçbir şey biriktirmeyen, hep o anı yaşayan, bu bizim çabalayıp yapamadığımız şeyi çocuklar öyle güzel beceriyorlar ki. Öbür dünyayı düşünmeden önce bu dünyayı görmek ve anlamak gibi... Hepsi zamanın sonsuzluğunda özgürlüklerine kavuşmuş kelebekler bana göre.
'Zamanın azaltamadığı, yumuşatmadığı şey yoktur' der Cicero.
Acı zamanla katlanır mı yoksa azalır mı bilmiyorum ama hiçbir öfkenin aynı şiddette esmeyeceğini, muhakkak dineceğine, her üzüntüden sonra da bir mutluluğun geleceğine inanırım. Ama yinede geçmiş yalan söylemez; geçmiş değiştirilemez.
Hayatın anahtarını sunabileceğini fark etmemiz için kaç yaşımıza kadar beklememiz gerekir acaba. Kendimize şimdilerde şunu açıklayabiliyor muyuz:'Bu ben değilmişim! Ben hiç bu kadar umursamaz olamazdım, kesinlikle!
O zaman kendimizle sıradan hayat arasında var olan duvarları yıkmaya başlayalım ne dersiniz. Benim için tam bir dönüm noktasıydı bu demek adına.'Keşke'lerin faydasız olduğunu ne zaman öğrenmeliyiz.
Annemin çok güzel bir lafı vardır; 'Keşkeyi ekmişler bitmemiş.' Keşke tohumundan hiçbir şey üremez. Hep ileriye bakmak lazım, bazen yaşananlardan dolayı çok zorlansam da önce hep şükür diyorum. Onun düşünce ve fikirlerinle kendime kocaman bir dünya inşa edebilirim. Ama bir o kadar da suistimale açığım. Bulamayacağım bir şeyi arıyor, tutamayacağım bir şeye uzanıyor gibi miyiz acaba. Bitmemiş bir senfoniye' diyelim hadi birlikte ...
'Çok korkuyorum ama bunu kendime bile itiraf edemeyecek kadar inatçıyım demeyelim. Bu iyi bir şey...'
Şair arkadaşlarım en iyi şiirlerini müzik dinleyerek yazıyorlar. Bazen insanın, kafasında kurduğu cümleyi kulağı ile duyma ihtiyacı oluyor. Bazen o cümleyi duyduğunda birden mantıksız da gelebiliyor.Üstadım hep derdi insan hayata soru sorarsa cevap alır. Ben onun karşısında bir şey sorarken her seferinde çok heyecanlanırım. Onun varlığı bütün kuşkularımı ve endişelerimi yok etti. Çünkü onda bir şey vardı; hafif gülümsemesi, doğallığı, rahat tavırları. Gerçekten iyi bir iş yapmak için, kişinin işini gerçekten sevmesi gerekiyor.Tarz iyi olabilir ama arkasının desteklenmesi gerekir.Yoksa yazılanlar lezzetsiz bir yemeğe döner.
Şunu merak ediyorum; daha az konuşmak mı, daha çok dinlemek mi? Hoşgörü üstüne derim herkes konuşsun. Herkes karşısındakini hoşgörüyle karşılasın. En azından dinlemeyi bildiğimi iddia edebilirim. Yapmayı biliyoruz demek, olacak bir şey değil de... Kızmak, başkalarına öfkelenmek mesela... İnsan herhalde olgunlaşıyor bu konularda. Hala uslu olmayı öğrenememiş bir çocuğum yinede.
Şimdi kendinizi gecenin sükunetine ve huzuruna bırakın. Ay ışığı hayalinde kaybolmuş gibi; günlük yaşantınızı cehenneme çeviren her şeyden uzaklaşın. Bir an için kendinizi mutlu hissedin. Sonra hatırlayın. Derinlerde bir yerlerde kendinize bile itiraf edemediğiniz bir mucizenin olacağını hissedin. Öyle olmasaydı meleklerin varlığının ne anlamı kalırdı o zaman! Gelecek önünüzde umutla bekliyor. Kurumuş dallar arasında bir gül gibi duran, değersiz taşlar arasında pırlanta gibi parlayan yüreğim sen yoluna devam...
Uyumadan önce, bir şükran duası okuyun ve şüphe ettiğiniz her şey için tövbe edin. Saygılar...