Bir Kadını Sevemeyecek Kadar Yılların Yorgunluğunu Yüreğinde Taşıyan Bir Adamsın
Sen küçücük kalbinin içinde kasırgaların en büyüğünü yaşan, yılların yorgunluğunu üzerinden silkelemeden yola çıkıp ve o yolda aynı günlerin yolcusu olmuş bir kadına çarpan adamsın...
Sende için kan ağladığında yaralarını sol elinle sardın mı hiç? Gecenin en kör karanlığında kendi gölgenle konuştun mu? Ve ayakların sessiz çığlıklarına takıldı mı hiç? Ey kalbi gün görmemiş sevgili... Benim takıldı ve yaralarım kabuk bağladı zamanın en acımasız anında...
Şimdi zaman geçmişin çok ötesinde kaldı... Ve bir daha adı konmayacak kadar geride... Boş yere kalbini arkasına bakarak yürütme. Atmasına izin ver ve herhangi biri için değil sana sen olduğun için bakan birine şans ver... Belli ki yıllar sana katılığı öğretmiş bir daha yüreğinden vurulmamak için... Aslında bir kuş kadar ürkeksin ve bir çocuk kadar masum. Yüreğini tutsam ellerimde kalacak, kalbine dokunsam bin ah çıkacak... Sen tut gözlerimden yar öylece kal uzun uzun...
Yüreğimi açtım istersen koşma bir adım atsan yeter. Terk-i diyar olmuş, hasret çekmiş bir gönülde yerin kalbimin başının üstünde...
İçimdeki saklı odalar üşürken ben seninle ısınmak istemiştim oysa nerden bilirdim senin bir kadını sevemeyeceğini...