Bir Koca Yalan
Elbette, herkesin dinini, inancını yaşaması engellenemez. Hangi dinden hangi inançtan olursa olsun. Başörtüsünün din de yeri yokmuş olmasın, kişi inanıyorsa ama inanıyorsa takabilmeli ve inancını yaşayabilmeli. Ancak diğerinin sınırına kadar (Şöyle ki: Meşhur bir söz var; 'Müslüman mahallesinde salyangoz satılmaz.' Satılır kardeşim, o onun ticari sorunudur. Bel ki bir Müslüman Allah'ın affına sığınıp tatmak isteyecek. Ya da Ben mahallem de kafir istemiyorum deme hakkı olabilir mi? Maalesef bunlar yaşanıyor. Bırak kafiri başka mezhepten, başka tarikattan)
Ama dini egemen kıldınız mı yalanlar başlar. Hırsızlıklar, yağmalar, talanlar örtbas edilir. Mesela:
Bir koca yalan; insanlar dinden uzaklaştıkça ahlaki çöküntü yaşanır.
Ahlakı bacak arasına indirgeseniz bile bu sonuca ulaşamazsınız. Bunu anlamakta aslında çok kolay, ceza evinde bu suçtan yatan insanların inançlarına bakarsınız olur biter. Ve öyle olmadığı görünür.
ABD de yapılan bir araştırmaya göre: Ateistleri ABD den tamamen çıkardıklarında, üniversitelerin öğretim ve bilim kadrolarının yaklaşık % 80 ? 90 ı boşalıyor. Buna karşılık cezaevlerinin sadece %1 i.
Genelde ise ülkelerin din ile yakınlıklarına ve gelişmişliklerine bakıldığında: Örneğin, Japonya (%65) ve İsveç(85) istatistiklere göre en fazla ateistin yaşadığı ülkelerdir. İsveç hadi küçük bir ülke de, Japonya yüz milyonu aşan nüfusuyla, dünya da en az adli olayın yaşandığı ülkelerdendir. Ve bu gerçek ters orantılı olarak bütün ülkelerde görünüyor.
Bu Müslümanlık için de Hıristiyanlık için de böyledir. Hıristiyan inançlarını yoğun olarak yaşayanların sayıca çoğunlukta olduğu ülkelerde ise, çok bedel ödedikleri ve laikliği özümsedikleri için, Görece Müslüman ülkelere göre refah içinde ve özgürdürler.
İnançlarını en yoğun yaşayan Müslüman ülkelerden ise sanırım bahsetmeye gerek yok.
Aslında bunun sosyolojik olarak incelenmesi gerekir. Nedir? Dine sarılan insanlardaki bu hırs ve sonucunda yaşanan olaylar. Hırsın, lider olmanın, en büyük en güçlü olmanın dayanılmaz arzusu mu? Ve günahların üç, beş duayla affedileceğine olan, ya da papaza gidip günah çıkartılabileceğine olan inanç mı?
Aslında bunu en iyi emperyalistler ve uşakları bilir ve biliyorlar. Çünkü din sorgulamamanın, sorgulatmamanın tek yoludur. Sorgulamadığın zaman? Geriye temel şekli ve somut dini değerler dışında (Kilisede dua, Namaz, abdest gibi) kim ne derse inanmak kalır. Başörtüsü de bunlardan biridir. Dini tamamen şekle indirgemek, arada dürüstlük, adalet, eşitlik, yetim hakkı gibi kavramları örtbas etmek içindir. Bir kez girdin mi girdabın içine görsen bilsen bile sorgulayamazsın da artık. Zaten azbuçuk okuyan bilen varsa onları ya nemalandırırlar, ya da dışlarlar.
Başbakanın O'nlar sözü boşuna değildir.