Bir Makale Konusunun Ele Alınışını Elaştiri 2
Bir kere kişiler (mini minnacık orada, buradaki, birçok keyfi var oluşları), toplumsal kültürü oluşturamazlar. Toplumsal kültür, toplumsal güçle, sosyal kültür de sosyal güçle oluşurlar.
Bir alandaki nicelenmeler, söz gelimi bir kültür içindeki toplumun dilinde olacak nicelenmeler; yozluk sayılmamalıdır. Çünkü böyle bir kabulde siz, gelişmeyi yozluk saymış olursunuz. Oysa bir nicelenme bize göre ne kadar olumsuz olursa olsun, gelişme bu nicelenmelerin (ortamın koşullarına denk düşenlerin) içinde, seçme ayıklamasını yapacaktır.
Bu seçme ayıklamalardan kimilerinin mevcuda eklemleşmesiyle, o mevcut gelişecektir. Siz bu nicelenmeler içinde daha baştan neyin seçilir, neyin seçilemez olacağını bilemez olacağınızdan dolayı, bunları yozluk olaraktan saymanızla, böyle bir karşı duruşun gelişecek olanı yok etmesi ile seçme ayıklamayı ortadan kaldıracaksınızdır. Seçme ve ayıklaması ortadan kalkmış bir durum, gelişmesi ortadan kalkmış bir durum demektir.
Toplumsal kültür, tabana doğru gittikçe az buçuk çarpılmalarla yansırlar. Taban toplumdan aldığı bu yansımayı buna bağlı kalarak üzerinde rahatça rastgele keyfi, oluşlardan (sosyalci, halkçı, inançsal olaraktan soksak hareketli vs.) devinimlerini bu kültür üzerinde kendi öznelci anladıkları ile yaşarlar. Nehir her ton (kültürü) rengi taşır ama denizin ırası ( Ana kültürü-çatı kültürü) nehirden çok farklıdır. Nehirden çaylara, çaylardan derelere, derelerden dereciklere, dereciklerden kaynaklara doğru gidince, ana kültürden-çatı kültürden, sapmalar zorunlu ve mutlaktır.
Kişiler bu yansımayı toplumsal temel üzerinden, şehirlere doğru, mahallelere doğru, sokaklara doğru ailelere doğru götürdükçe ana kültür zorunlu kırılmalarını taşır. Aile kültürü toplumsal bir kültür özelliği taşırlar iken aileler; o aileye özgü, toplumun olmayan, kültür tutumlarını da taşırlar. Bunlar iyice bir görülmelidir. Aile kültürü tam bir toplum kültürü değildir. Esasen de olamazda. Çünkü aile, toplum değildir. Sokaklarda da, aidiyetçi grupların var olması, en temel serbestçe kültür girişmelerini işlekleştirirler.
Onlarca mini minicik aile ve sokak grup oluşmalarıyla, mini minicik sokak jargonlarıyla, dereciklere, derelere doğru giden oluşmaları başlatırsınız ki sonuçta toplumun çatı kültürü ortaya çıkar. Sizin bu devinişleri yozluk olarak görmeniz, kişinin kendi öznelci kültür bilişim yozluğudur. Üstelik birde toplumsal kültürlerin (bunların), evrensel olan kültüre gitmesi zorunlulukları vardır. Evrensel kültür, kültürün okyanuslaşmasıdır. Yani kültürün okyanus gibi davranmasıdır. Bir kültür (oluşma) dışarıdan ithalini yapar. Çünkü bilim ve teknoloji edebiyat sinema gibi sanatların dili bunu zorunlu olarak evrensele götürür. Siz bunları bilemez iseniz elbette hastalıklı bir fikir üreterekten kendi bilmezliğinize, yozlaşma diyeceksiniz. Bilimin, bilginin, sanatın, edebiyatın, teknolojinin vs. sınırı, dili olmaz.
Minicik rast gele adımlarla siz, sokaklara, oradan da, mahallelere, nehir gibi olgucu oluşumlarına varırsınız. Bir varoşlar ve mahalleler düzenli organizasyonları olan şehirlerden de, şehirler konfederatifliği oluşumu olan genel toplum çatı kültürü içinde (göl ve denizler içinde) bunların tümünü giriştirirsiniz. Burası toplumsal gücün belirdiği bambaşka alandır. Kişiler (sokak jargonları) bu toplumsal gücü taşımağa, muktedir olamazlar. Göl veya denizin taban sızıntılarından da, zorunlu olaraktan, sokak kültürleri, deniz ve göl bağlantılı bir geri beslenme yolu üzerinden, referans olarak kontrol edilip, düzeltmenin serbestliği içinde olacaktırlar.
Bir yazar düzlemsel devinmeden hareketle olduğu zaman da; bir yanlışlık içinde de olabilirler. Yanlış düşünme beyan edişler, içinde olabilir. Olmalıdır da. Böylece gerçeklerin tartışılmasıyla, yeni doğumlar yapılır. Ama kişiler düzlemsel zeminde olamayışla, fikir dahi olmayan; söz gelimi sokak ağzını, toplumun ağzı sanma cahilliğini, bilmezliğini, fikirsizliğini; sanki yanlışmış gibi ortaya koyuyorlarsa, böyle cahillere de haddini bildirir bir takım demeleriniz de daima olacaktır elbette.
Burada önemli olan, sokağın ağzı ile sokağın ağzına da referans olacak toplumsal yansımayı karıştırmamak gerekirdir. Ve bu ayırımın bilincinde olmak gerekmektedir. Jargon farklı, jargonun üzerinde olduğu devinme kulvarı farklıdır. Jargonun devindiği alan, toplumsal kültürken, bu kültürden yansıyan bambaşka mutasyon olan kişilerin jargonlarını, toplumsal kültür sayma yanılgısı bambaşkadır.
Sokak jargonunu toplum kültürü gibi ele alıp aşağılamak tamamen bir bilmezliktir. Bilmezliğin aptal cesareti ile konuşulup yazılmasıdır. Bilmeyen insanın şuursuzluk cesareti olduğu yadsınamaz bir gerçekliktir. Şimdi, biraz daha bilimsel bir söyleyişle, sokak jargonunun bağıl serbestlikle oluşunu bizimde temelimizde olan nesnel gerçeklikle ifade etmeğe çalışayım. Her oluşma, kendi alanı içindeki referansları üzerinde nicelenmedirler. Ve nicelenmeler de, bir güç olaraktan birlikler konfederatifliğidir.
Kimi atomlarda, bazı elektronların sanki o atoma (referans alanına) ait değilmiş gibi davrandığını hepimiz biliriz. Yine bu atom referans alanına ait değilmiş gibi davranan elektronlar (sokak jargonları) elektrik akımını sağlarlar. Başka deyişle, başka bir referans alanına aitmiş gibi göç ederler. Böylece elektrik akımı oluşur. Daha açık söylersek bu hiç kimseye ait değilmiş gibi olan elektron (sokak jargonu) birçok atom tarafından ortak kullanılır. Ortak kullanılan elektron (sokak jargonu) oradan oraya göç ederek, elektron (elektrik) yerel akımını ortaya çıkarırlar (toplum kültürünü ortaya çıkarırlar).
İşte sokak jargonları (kültürü de) da bu elektronlar gibi grup aidiyet çekim ekseni yaratan bir ortaklaşa paylaşımdırlar. Nasıl elektron atom düzenine bağlı kalışla serbest paylaşılan hareketler üretiyorsa, sokak kültürü de toplum referanslarına bağlı kalarak jargonlar üretir. Zaten başka türlü nasıl üretecek ki? Bu farklı jargonun, sizin elektrik yükünüze (farklı jargonunuza) ters gelmesi de gayet doğaldır. Ama bu bir yozluk değildir. Eğer siz bunu yozluk olarak görürseniz, sizin kendi dil kullanımınız da, ona göre bir jargon olduğu apaçıktır. O zaman sizinkine ne demeli acaba?
Zaten kendi dilinizi (jargonunuzu) merkeze alan bu düşünceniz bir saplantı olmaktan öte bir şey değil. Çünkü toplum kültürünün içinde sizin olan jargonunuz da yoktur. Ya da sizinki toplumsal kültürde ne kadar varsa, o da o kadar vardır.
Paylaşılan elektronların ortaklaşa kılınması farklı atomlarca yapılmaktadır. Bu demektir ki her bir atom, temelde aynı olmak koşulu ile farklı referans düzlemidirler. Çekirdek yük sayıları ve elektron sayıları farklılığı ile kısmen değişik referans alanlarının farkını ortaya koyacaklardır. Elektron bu referansların girişen ortalamasında bir jargon üreterek (Serbest hareketi) ortaya koyacaktır.
Yani bu da bir kişinin iki üç aidiyet (toplum) uyrukluğu (vatandaşlığı) ve jargon kültürü olacaktır. Eş deyişle ortaklaşa kültür girişmesi gerek tekçi (ulusal toplumcu) bazda, gerekse ortak çoklu paylaşanlı çoğulcu bazda, olmak üzere; evrensel kültüre gidicidirler. Bu jargonlaşma, cahil yazarların deyimi ile yozlaşma, sizin uzun erimde, evrensel kültüre gidiş yollarınızdan biri olacaktır.
Sürecek