Bir Olmanın Tanımı
Hayat denen şey her bir insanda farklı anlam kazanır. Dünyaya açılan her göz farklı görür onu. Hayatın rengi denen bir şeyde yoktur bana kalırsa. Kimisinde beyaz siyah, kimisinde siyah beyazken nasıl mümkün olabilirdi ki bu ?
Her ne kadar zaman zaman farklılıklarımız zorbalığa ve toplumlaşmaya neden olsa da hayatı güzel yapan da onlardır. Biz insanlar her nasıl mütemadiyen hayatımızdan yakınıyorsak hepimizin benzer olma durumunda da dünyayı çok sıkıcı bulacağımızı düşünüyorum.
Aynı zamanda farklılıklarımızın da bize yaratıcıdan gelen bir sınav olduğunu da düşünmemek de elde değil. Çünkü kendinden tamamen farklı birini tüm içtenlikle kabul etmek çok zor olsa gerek.
Aslında bizler bunu bir yerde başarıyoruz. Doğuştan hediye edilen ailemizde...
Kardeşimizle ne kadar yapımız farklı da olsa kardeş kardeştir deyip kabul ediyoruz onu. Her ne zaman ki bu tutumu bütün insanlık birbirine karşı gösterdiğinde gerçekten o zaman bir olabiliriz sanırım.
Lakin biz insanlar tabiatımızda o kadar derin duygular ve hisler taşıyoruz ki bunlar da bir olmamıza engel oluyor bence. En önemlisi bizler içimizde üstün olmak isteğini taşıyoruz. Bu isteğimiz doğal olarak kocaman bir duvar örüyor birlik olmamıza. Sonuçta bir olmak demek hiç bir farklılığı umursamadan, üstünlük taslamadan birbirimize yaslanmak değil midir?
Şunu da unutmamak gerekir ; nasıl biz içimizde bu duyguyu yoğun bir biçimde taşıyorsak, aidiyet duygusunu da o kadar yoğun barındırıyoruz. Ve tarafsız bir biçimde "İnsan" olarak değerlendirdiğimizde bizler birbirimize aitiz.
İnsana insan zarar veriyorsa yine insana insan yardım ediyor. Bizler içimizdeki tahta egoyu değil de kardeşliği, ait olma duygusunu oturtturduğumuzda çoğu şey değişecektir bana kalırsa.
İnsanlığı bir yapboza benzetemem çünkü o yapboz tamamen bittiğinde hiç bir kuvvet onu bozamaz. Hoş ya biz insanları herhangi bir şeye benzetmeye de gerek yoktur. Çünkü bizler bir olduğumuzda bir olmanın tanımı oluruz...