Bir Şehrin İz Düşümü

Kanat sesleri dağılırken meydana, bir vapur düdüğü kalabalıkları yararak ulaşıyor kulaklara. Gri bulutlar arasından gün batmaya çalışıyor sanki, " bir günü daha bitirdik" der gibi. Saat kulesi tüm heybetiyle sakin ve mağrur bir meczubu selamlıyor. Meczup bağırarak yürüyor " -ben o buzdolabını açık bırakmayın diye kaç kere söyledim, kaç kere söyledim, kaç kere..."  Söyledin, söyledin de kimse dinlemedi be meczup abi. Kimse kimseyi dinlemiyor artık. Bu bağırdığın sürüklenen kalabalık yalnızlıklarına doğru yürüyorlar sadece. Yürüyorlar, duymuyorlar ve görmüyorlar kimseyi. Bu demir barikatlar bizim için olmalı meczup abi. Bu akşam burada toplanacağız, birbirini tanımayan meczuplar. Sakın gitme bir yere.  Rüzgarla dans ediyor palmiye dalları. Bir çocuk ağlaması kulakları çınlatıyor. Uğuldayan trafik keşmekeşi, araba kornaları, mırıl mırıl konuşmalar banklarda...Yan banktaki teyze umursamıyor kimseyi. Konuşuyor, konuşuyor..Harfler haybeye tükeniyor. Gezici kütüphane aracı benim gördüğüm ilk kez volta atıyor meydanda.. İnsanlar hala kitap okuyorlar mı, yoksa tarihi eser gibi mi gezdiriliyor kitaplar.

İnsanlar geçerken meydandan, saat kulesi hep kalıyor. Hep kalıyor sadık dostlarıyla gün doğarken ve batarken. Biraz konuştuk saat kulesiyle " yıllar önce musluklarımı söktüler çok canım yandı."  Haklıydı, insan dünyanın yok edicisiydi. Hava kararıyor, uğurladı beni saat kulesi. Vedalaştık, "yine gelirim" dedim. Bankımı alarak yanıma kalabalığa karıştım.


11 Nisan 2025 1-2 dakika 1 denemesi var.
Beğenenler (7)
Yorumlar (1)
  • 11 sa. önce

    Yazımı günün yazısı seçen kurula ve edebiyat sevdalılarına çok teşekkür ediyorum. Sevgiyle..