Bir Tekire Bağlanmak
Onca yıldan sonra sana olan borcumu bana yaşattığın özgürlüğün ne demek olduğunu alnıma ışıklar içinde çaktığın için ancak seni yazarak insanlarında bilmesini öğrenmesini istedim. Az da olsa ödeyebilirsem ne mutlu bana. İlk önce senden ÖZÜR DİLİYORUM. Umarım yattığın yerden duyuyorsundur sesimi. Kıs kıs güleceğini de bilsem artık itiraf ediyorum SENİ ÇOK ÖZLÜYORUM. Ama meraklanma senden sonra ırkından hiç birini almadım yetiştirmedim büyütmedim. Belki sana saygısızlık olacağından çekinmişimdir. Belki de bizlerden kısa yaşadığınız için korkmuşumdur. Biliyorum kızıyorsundur ama ne yapayım ki sende kendini bu kadar sevdirmeseydin bana. Ha bir şey daha var; adını BONCUK koymuştum erkek olduğun halde.
Düzeltemedim. Ölene kadar ismin öyle kaldı ama hiç de şikayet etmedin. Hep usumda PENÇE, CANAVAR AVCI vs.gibi isimler vardı. Ama sorun da yapmadın çünkü kendi cinsiyetinin farkındaydın. Sen öldüğünden beri karper peynirine karşı gıcıklığım başladı. Sakatat çorbalarını sevmeme rağmen ciğercilerin önünden geçmemeye çalışıyorum. Ara sıra sana benzeyenlerini görüyorum. Bakışıyoruz çok uzaklardan tanışır gibi. O bahçeli evden de taşındım. Zaten tadı tuzu kalmamıştı. Ne zaman kitap ya da gazete türü şeyler okumaya çalışsam keyif alamadım. Tırmaladığın ve bana bayağı pahalı olan kuduz aşılarını yiyen küçük kız haberin olsun çok üzülmüştü o gün. BONCU'ğa ne oldu diye sorduğunda, cennete gitti dediğimi ve ağladığımı da gizleyememiştim. Evet ilk önce senden ÖZÜR DİLİYORUM. Ara sıra bakışlarımla kızdığım için ara sıra geceleri kış günleri beni pencerenin dibinde çok beklettiğin ve azarladığım için, ara sıra kendi yemeğini ye dediğim halde inadına benim yemeğime sulandığın için, ara sıra kitaplığıma tırmanıp kitaplarımı sırf bana gıcıklık olsun diye tırmaladığın için. Oysa en az onlar kadar da seviyordum seni ama inadına yapıyordun. Kitaplarımı kuma gibi görüyordun. Ha bu arada kıskanıyordum da. İtiraf ediyorum.
Gülme... Senin dişi getirdiğin kadar ben getirememiştim eve. Anlamıyorum şeytan tüyü mü vardı sende. Nerden bulurdun o kadar değişik dişileri çözemedim hâlâ da çözemiyorum. Hazır itiraflara başlamışken en son getirdiğim dişinin ayak bileklerini tırmalamıştın. Sanki ben seninkileri tırmalıyor muydum alçak? Tam aksine o alanına saygı gösteriyordum. Her zamanda gösterdim biliyorsun. Neye yanıyorum bir de;
şimdi sırası, cennetten kulaklarını aç da dinle,tatile götüremediğime seni. Ama emanet bırakıyordum üst kattaki Ayşe Hanım'a ve döndüğümde her zaman ağzın kulaklarında oluyordu. Tatilde hep şu soru usumu kurcalayıp duruyordu, acaba orada ki fıstıkları görünce ne yapardın? Şimdi avucumda ki yegane ilk ve son tırmık izine bakınca düşünüyorum da eminim onu bile yapmazdın. Çok uğraştım o gün senle.
Boks yapmanın sırası mıydı? Tırmığı çekiverdin avucuma. Çok pişman olmuştun. Boynuma atlamış saçlarımı yalamaya başlamıştın. BONCUK rahat uyu... Sevgiler...