Bir Yıldönümü Yazısı

Bugün 13 Nisan..
Herkes için ayrı bir anlamı olabilir.
Ya da hiçbir anlamı olmayabilir,o da olabilir..

Ama benim için Canım eniştemin aramızdan ayrılışının 13.yıldönümü bugün.
Ve bir tanecik eniştem vardı benim.
Tek bir tane.
Üstelik dünyalara da bedeldi hani.Yeğenine, evladına,baldızına,onu tanıyan herkese göre..
O yüzden bugünü anlamlı sayılanlardanım ben...

Laf aramızda sevmezdim de şu 13'ü.
Ama 13 senedir en çok bu yüzden bugünü sevmiyorum o ayrı.

Gazeteye verilen o ilan, camiden okunan sela ya da olayın şokuyla söyleyecek hiç birşey bulamayıp sadece ağlayan ve acımıza ortak olmak üzere bizlere cangücüyle sarılan sevdiklerimizin konuk olduğu o siyah resmi hatırlattığı için..

13 Nisan 98'de bahçe kapısının önünde nerdeyse bütün dünya vardı.
Bir eniştem yoktu.

Zincirleme bir trafik kazası olmuştu yoldayken onlar..Çok büyük..5 araç birbirine girmişti..
İki kamyon vardı sonra..Aralarında kalmış bir Uno araba..
Arabacık...
Sağ koltukçukta uyuyormuş eniştecim..Kaza olduğunda her şeyden habersizmiş..
Trafik canavarı en azından uyumasına izin vermiş onun..Uyandığında ne olduğunu hatırlamamış olmasına dua ederim ben hala...
Çünkü eniştemi görenler unutamadıklarını söylüyorlar.
Ne yüzünü ne bedenini..
...
İşte o gün eş,dost,hısım,akraba,eniştemin bir bardak çayını içen herkes ama herkes ordaydı.
Kuzenimin arkadaşları sonra..
Hiç ayrılmadılar.Allah onları hiçbir zaman ayırmasın birbirlerinden zaten. Dostluklar böyle zamanlarda anlamlı en çok.

Kuzenim ,basketbol maçı için Bursa'daydı..Vacide Büyükbabanne hastalandı dendi ilkin..Sen hemen,oyalanmadan oraya gel' dendi..Bu haberden evvel de takımdan aldığı teklif ve maçın müjdesi için eniştemi aramış Kral..Öyle derdi eniştem oğluna. 'Kral'..Ama kapalıymış telefon.. "ehh be baba" demiş içinden.."Bir kez olsun da aradığımda ulaşsaydım sana"..

Tabi o sıra ulaşamadığını sandık hepimiz..Ama aslında eniştem çoktan ruhuyla onun yanındaymış değil mi?..

Ufak Prensesi ise çok daha küçüktü o sıra..3'ten 4'e geçeceği seneydi okulda...Olanları açıklama görevi babama verilmişti..Çok zordu..O yüzden de birkaç gün sonrasında yaşadığı bu ağırlık yüzünden ilk kalp krizini geçirecekti. Zaten babamın kalbi o ameliyattan sonra bozuldu eminim ben buna. Yenisiyle değiştirilen 6 damarın içinde kalmıştı değer yargıları ve evlat sevgisi..
Kesin.

Dedim ya işte.Ne kadar hatırlamak istemiyorum desem hep o gün canlanıyor ve ardından yaşananlar düşüyor sayfaya..

Ee ama ama diğer yandan bedeniyle bize veda ettiği bugünü,bugün bir yerlerden bize bakıyorsa şayet; unuttuğumuzu, içimizde bıraktığı boşluğun kapanmış olduğunu düşünmesini istemiyorum eniştemin ne yapayım..

Unutulduğunu sansın istemiyorum. Çünkü o hep bizimleydi. Ki olmaya da devam edecek nefes aldığımız sürece.

Değil mi Canım eniştecim,
Ben seni hep güzelliklerle hatırlamak istiyorum.

Hani pazar sabahları hepimizi erkenden kaldırıp, evin içi panayır yerine döndükten sonra, bir güzel yorganı kafanın üzerine çekerek uyumaya giderdin ya, öyle munzurca,

Selami Şahin'in "özledim"i ile..

Tepene oturtuverdiğin beyaz bi şapka ve ağzından sallanan sigaran ile güneşten iyice kırmızıya çalmış beyaz yüzünde yakaladığım balık tutma sevinci ile..

Anneme asker arkadaşın edası seslenişinle..

Teyzeme "tontonum benim" deyip kızdırmaya çalışırken bir yandan da bize dönüp göz kırpışınla..

Yer minderinin üzerinde fener maçını seyrederken döke saça yediğin çiğdemlerin yüzünden teyzem söylenirken, kıskıs gülüşün ile,

Asansörlerin ya da evlerin iç kapılarındaki buzlu camı anahtarın ya da yüzüğün ile çizip, çıkarttığın ses ile hepimizin aklını başından alışın ile...

Biz seni hiç unutmadık eniştem.
Hiç.

Ne balıklar, ne pazar sabahları, ne buzlu camlar..
Hiçbirimiz hiç birşey unutmadı seni..

Hem orada çok mutlu olduğunu biliyorum ben.
Yaşamak istediğin gibi bir yaşamı seçip,yaşadın ve şimdi bambaşka bir boyuta geçtin sadece..
Hepsi o kadar..

Ah..Bir de o mis kokunu aramasa burnumuz..
Duyamayınca dökülmese yüzümüz..
iyi olacak sanki ama..
ne yapalım....

Ne yapalım...
Bak şunu şimdiden bil, birbirimize sarılma zamanın geldiği o gün, acısını fena çıkarıcam ben bu özlemin enişte!
Demedi deme!

Zaten bu yazıyı da o yüzden yazdım bugün.
Evet...

Trafik Canavarı siz olmayabilirsiniz..
Ama kuralları ihlal edenler olduğu sürece veda eden 'siz' olabilirsiniz.

Kurallara uyun.
Uymayanları uyarın.

Uyarın, çünkü geride bıraktıklarınız için çok zor şekil alıyor hayat..
Yazdım işte o kadar..

Anlayın...

13 Nisan 2011 4-5 dakika 9 denemesi var.
Beğenenler (3)
Yorumlar (3)
  • 13 yıl önce

    bu acıyı derinden yaşayanlardanım,

    4 yaşın renkli dünyasından ,40 senenin hatırına arkadaşlık benim ki,

    ali'm çakır ali'm sende gittin

    bir dost ağlar bazan geceleri,

    arabaya

    yola

    ana avrat söver durur ara ara,

    ne demeli bilmem ki?

    sevgiyle kal ceyda...

  • 13 yıl önce

    Şiirkolikte ilk kez bir yazım günün değerlilerinden seçildiği için bu kadar çok mutluyum..Bu sayaede çok daha fazla kişi okuyup, mesajımı alabilir ve bu şekilde pek çok "yeğen", evlat, ana,kardeş,baba, tüm sevdikleri ile çooook daha uzun yıllar birlikte olabilir...

    İnşallah..

    İNŞALLAH...

  • 13 yıl önce

    rahmetle anıyoruz...

    evet, anlık hatalar ve dikkatsizlikler nelere maloluyor... herkes bi' şekilde uzak yakın dostunu bu şekilde kaybetti, hatta başımıza bile geldi kurulduk ama bir gün o'da olmayabilir...

    dikkatiniz, dikkatimiz olsun...