Bırakın Kabuslarda kalsın! / İsraile Mektup Var
Günaydın..
Sahi gün aydın mı size? Sahi... Sahi güneş doğdu mu ülkenize? Bugün çiçekler açtı mı? Kuşlar öttü mü bahçenizde? Merak ediyorum da o yüzden soruyorum.. Zulmünüz artı olarak döndü mü size?
Kaç ocak söndürdünüz bu gün? Bu gün kaç çocuk öldürdünüz? Kaç annenin önünde evladına, kaç evladın önünde annesine kıydınız? Ne kadar tatmin oldunuz? Sahi... Sahi bu gün ne kadar mutluydunuz? Sahi... Sahi bu gün mutlu muydunuz?
Akıttığınız gözyaşları toprağınıza bereket mi kattı? Aldığınız canlar canınıza can mı kattı? Anlamıyorum! Anlayamıyorum bu vahşet size ne kattı??? Her köşede buz gibi bir ceset, başında burkuk bir yürek bırakmak ne kazandırdı size anlamıyorum!..
Bakın... Bakın işte küçük bir kız çocuğu... Yeni uyanmış olsa gerek, tatlı olması gerekirken acıya boyanmış uykularından... Kabusundaki kara bulutlardan sızan küçük küçük su damlacıkları kalmış, açlıktan içeriye çökmüş yanaklarında...Ağlamış... Yine ne gördü acaba... Yüreğinin derinlerindeki korkuları bu defa neyi soktu kabuslarına... Her ne ise, her ne zalimlikse bırakın!!! Bırakın kabuslarında kalsın!!!...
Az ötede bir başka yaralı yürek.. Az ötede bir başka... Yükselen bir feryat her köşede... Ağlayan bir anne, bir evlat... Vücutlar sağğlamsa da yürekler kalmış sakat! Heyhat! Bu nasıl bir vahşet??? Nedir bu olaydan aldığınız, nasıl bir tat? Her ne ise, her ne zalimlikse ve her nedense bırakın! Bir kabustu diein ve kabuslarda bırakın! Bırakın kabuslarda kalsın!!!
Bu vahşeti anlatmaya yetersiz kalır kelimeler... Ne anlatmaya yeter cümleler, ne de dinlemeye dayanır yürekler... Almıyor aklım! Bunu yapanlara gün aydın mı? Almıyor aklım bunu yaşatanlara huzur veriyor mu güneşin sahte aydınlığı? Almıyor... Hiç almıyor aklım!!!
Her ne ise, her ne zalimlikse ve her nedense bırakın!!! Bırakın kabuslarda kalsın!!!