Birey Ve Toplum
Her toplumun kendi standartları ve bu standartları belirleyen kriterleri vardır.Bu ipucu niteliğindeki belirleyiciler ise toplumun genel yapısı hakkında "kanı"lar oluşturur..Örneğin, Türk konukseverliği,Alman disiplini,Japon geleneği..gibi.Bu öngörü ise büyük bir oranda gerçeği yansıtabilir!..
Ekonomik göstergeler,eğitim seviyesi,kalifiye iş gücü,meslek sahipliği ve bunun gerçekte uygulanılabilirliği gibi istatiksel veriler somut potansiyeli kanıtlar nitelikte olmakla beraber; harcama eğilimlerinin çeşitliliği ve durağan maddi birikimlerin sayısal değeri ise gidilecek olan gelecekteki matematiksel kapıyı da gösterir!..
Bu durum gerçekten de böyle midir?..Pozitif bilim yaklaşımı düşünüldüğünde cevap açık ve net olarak:Evet böyledir!..
"Pozitif Bilim" hayal edip, gerçekte "Mistik Hayat" yaşayan bireylerin oluşturduğu göreceli toplumlarda durum;bazen "doğru" bazen de "yanlış" cevabını bizlere verebilir!.."Post modern" tanımlamasına uyan bireylerin oluşturduğu toplumlar tam da bu durumda kalmış olanlara örnek olabilir!..Türkçe'mizdeki "iki arada bir derede kalmak!.." atasözü çuk diye oturuyor bu tanıma!
Takip edilmesi ve anlaşılabilmesi en zor ögeler içeren bir toplum olma yolunda hızla ve amansızca yol alındığı kanısını taşımakla beraber hiç de şaşırtıcı olmayan tezatlıklar yaşamaktayız!..Örneğin,tüketim son hızla teşvik edilirken,biat kültürüne dayalı bir öğreti ile "elindekini koruma ve elindeki ile yetinme" dayatılmaktadır!..Üretim,araştırma ve geliştirme ise daha alt sıralarda yer almaktadır!..
Tüketime dayalı yaşamlar özendirilmekle daha az düşünme,daha az farkındalık,daha az duyarlılık,gününü gün etme ve her şeye bir anda ve olabildiğince sahip olma arzusu beraberinde sonucu pek de kestirilemeyen uçurumların daha da belirginleşmesine neden olduğu gibi ahlak ve insani değerlerin yavaş yavaş farkında olmadan yitirilmesine de yol açıyor gibi!..Öyle ki,mevcut otoyolların düzeltilmesi,iyileştirlmesi bir yaşam standardı sayılmayıp, onca ölümle ve maddi felaketle karşın lüks otolara sahip olmak "üstün" yaşam standartı kabul edilebiliyor!..Sosyal ve ekonomik düzeyi sorgulanan bir bireyin her ne olursa olsun teknolojiyi; evinin,çoluk çocuğunun rızkı pahasına amansız tabiki bir statü belirleyicisi olarak karşımıza çıkabiliyor!..Sonuç; göreceli "kazanım"lar için her yol gerçek ve mübah!..
Reel olmayan bilgi,bilgi zenginliği değil adeta bilgi kirliliği olarak üstümüze yapışıp kalıyor!..Kendine yetmeyen,zıvanadan çıkmış birey bu defa sağa sola saldırmakla ve geçmiş olanı da karalamakla farkında olmadan gününü gün ediyor ve aşamadığı komplekslerinden dolayı geçmişini inkara ve geleceğini de sanal bile olmayan,doğa üstü olaylara,mucizelere bağlayabiliyor!..
Bir köşede durup dinlediğimiz gençlerin hayalleri bizleri umutlandırken,diğer köşede kulak misafiri olduğumuz hayaller bizi korku ve karanlığa itebiliyor!..Bu, toplumda kemikleşmiş,adeta efsunlaşmış kavram karmaşası hırs ve çıkarlar uğruna olmadık şarlatanlıklar bizleri de pozitif gerçeğe yaklaştırmadığı gibi var olanı da doğru kavrayamamıza neden oluyor gibi!..
Sağlıklıyız-mutluyuz!..,elimizdekilerle varız!..,bende varsa diğeri umurumda değil ve üstünüm..gibi hasbel kader elde edilmişlikler "çok şükür!.."düzeyine indirgenmiş,bana dokunmayan yılan istediği kadar yaşasın yaklaşımına dayalı "kült"yaklaşımlar bizlere hangi iç huzura dayalı, rahat mutluluk kapsını açabilir?..
Asyalı kadar Asyalı,Avrupalı kadar Avrupalı olma sevdamız; ne kadar "insan" olduğumuza dair kuşkuları da içerebiliyor olabilir!..
Eskiden; kızdığımız,kabullenemediğimiz hayatlar bugün bizim gerçeğimiz olmuş gibi!.."Tıpış tıpış" evden çıkarken, "buruş buruş" bir geleceği inşa ettiğmizin farkında bile olamayabiliyoruz!..
Benjamin Franklin'in söylediğinde bir gizem var gibi!.."'Mutlu olmanın iki yolu vardır: Ya arzularınızı azaltmak ya da olanaklarınızı çoğaltmak!"
"Yeni Dünya"ya entegre olmak;çok farklı seçeneklerin içinden bize uyanı almaktan ziyade bizimle yaşayacak ve bizden sonrakilere de yeni ufukları açacak olanı benimsemekten geçiyor gibi!..Toplumun tüm katmanlarını belirli bir algılama ve fardındalık düzeyine ulaştırdıktan sonra bilim ve teknolojinin verdiklerini insan olabilmenin onuru ile harmanlayıp,bazı politikacıların yaklaşımlarının ötesinde sonuçtan verilere değil de,verilerden sonuçlara götürebilecek daha pozitif,daha katlanılabilir bir gerçeklikle yaşamaktan geçtiği kanısını taşımaktayım.
Bazı, parasal bakımdan zengin olan, gelişimini tamamlak şöyle dursun daha hiç başlamamış ve farkında bile olmayan,dışarıya olan ihracatı ve üretim satışı en küçük bir ülkeninki kadar olamayan ülkeler belirli bir zaman varlıklarını sanal olarak harita üzerinde sürdürebilirler ama reel varlıklarının geleceği bir rüya anı kadar kısa ve hazin olabilir!..Petrol zengini Arap ülkeleri buna en hazin örnek olabilir!..Perolünüz var ve bir reel değer ifade ediyor.Bu reel değeri ise yaratan bu petrolün nerelerde ve ne şekilde kullanılacağıdır.Örneğin,petrolün varili bugün itibari ile 104 Amerikan Doları ama petrolle çalışan bir otomobilin fiyatı 20.000 Amerikan Doları veya uçağın değeri milyonlarca Amerikan Doları..Şimdi,bu durumda petrol sahibi olan mı yoksa otomobil veya ucak üreten ülke mi daha zengin?..Soru burada!..Sorun burada!..
Pamuğu ben üretirsem ama markalaşmış olandan bir tane almak için kilolarca pamuğa eş değer bir değeri ödersem kim kazançlı çıkmış olur ve sürdürülebilir yaşam standartlarını daha fazla kim artırmış olabilir?..
Özgürlük,kalkınma,yaşam standartlarının iyileştirlmesi ve daha yüksek seviyelere çıkması hukuksal bir terim ama bunun hayattaki karşılığı da yaşanılabilir gerçekliktir..Teoride kalmak,uykuda olamaktan öteye bir anlam ifade etmediği gibi hiç gelmeyecek o kurtarıcıları nafile bir bekleyişten öteye de taşımaz bizleri..
Modern olmak,Batılı olmak olmadığı gibi,Çağ dışı olmak da Doğulu olmak değildir!..Atatürk'ün de doğru öngörüsü ve temennisi "muassır medeniyetler seviyesi" işte bu noktada taklitcilikten öte var olanı bilmek ve geleceği örnek olarak şekillendirip,biraz daha ileride olabilmek için var gücümüzle çalışmak,insanlığa insanlık adına hizmetlerde bulunmaktır diye düşünüyorum..
Anımsamamız gereken iki şey çok önemli bence;zalimler başarılarını havai fişeklerle ve şaşaalı kutlarken,masumların mumları hep daim yanık kalacaktır!..İkincisi ise,ders alınacak ve üzerinde gerçekten düşünülecek düzeyde olandır:'Atatürk gibi askeri bir deha, siyasi yaşamı boyunca halkın karşısına hiçbir zaman askeri üniforma ile çıkmamıştır!.."