Biz ve Onların Öyküsüdür

Onları tanıyor musunuz? Onlar biz veya 'Ben' imparatorluğunun dışındaki herkestir. Bizle uzlaşmayıp farklı düşünen, farkı yaşayan, farklı inanan, farklı konuşan herkes onlardır. Biz'in merkezinde ben ve benle en çok uzlaşanlar var. Biz'in sınırı var ama onların sınırı yok. Onlar sevmediklerimiz, karşıya aldıklarımız,dışladıklarımız...Onlar cennetten kovulanlar,sokağa tükürenler,çıkarlarımızı zedeleyenler,karşı partinin adamları,paldır küldür gülenler,eşek şakası yapanlar,her yerde cep telefonuyla konuşanlar,yemek yerken ağzını şapırdatanlar,biz'den daha zeki olanlar,son sigaramızı içenler,el-kol şakası yapanlar,yanınızdakine öküzce bakanlar,yüzünüze hapşıranlar,kötü programları izleyenler,rakip takımı destekleyenler, sırada kaynak yapanlar,tuvalet sırasında bile torpil arayanlar,asalaklar,çöpünü kapınıza bırakanlar,duvarlara 'çöpünü buraya dökenin...' yazanlar,tuvalet kapılarını yazanlar...

Yaşamımızda ne çok onlar var. Yaşamımızı ne çok berbat ediyor onlar. Ne kadar çok onlardan var. Dinlerin onları, cemaatlerin onları, cemaatler içindeki kliklerin onları, ulusların onları, uluslar içinde toplumsal sınıfların onları, siyasetin onları, ticaretin onları, rekabetin onları, cinselliğin onları, herkesin onları var.

Biz ise çok sınırlıdır. Biz ben'e en çok benzeyenlerdir. Biz ben'i en çok kabullenenlerdir. Biz ben'i en çok pohpohlayanlardır. Biz ben'le uzlaşmadır. From'a göre baba kendisine en çok benzeyen çocuğunu sever.Anne çocuğunu severken herhangi bir uzvunu sever gibidir.Yani sevgilerin merkezinde yine ben vardır.Ve biz kavramı ben'in kolektif şeklidir.

Yaşamımızı biz ve onlara göre kuruyoruz. Aslında çatışma merkezli bir yaşam demek daha doğru olacaktır. Bir tür diyalekt. Yaşamımızın her yerinde ve her aşamasında biz ve onlar var. Önce ortak paydalarımızdan hareketle bir biz kuruyoruz sonra bize uymayanları attığımız onlar.Bize göre onlar.Onlara göre biz onlar'ız.

Onların tarihini Ademin oğlu Kabil'e kadar götürmek mümkün. Ya da abartıp daha öncesine kadar. Melek ve şeytan.Cennettekiler ve dışındakiler.Nuh ve onlar,Musa ve onlar (Firavun ve tayfası),Hz. İbrahim ve onlar (Nemrut ve Nemrudiler), Lut ve Onlar,Harun ve Karun,örneği uzatmak mümkün.

Biz ve onlara farklı bir tarihsel süzgeçten bakmak da mümkün. Avcılar ve toplayıcılar. Üretimin başlamasıyla üretenler ve tüketenler. Sınıfların ortaya çıkmasıyla sınıflar arası çatışmalar... Burjuvazi ve proloterya, serfler ve asiller, Din adamları ve askerler...

Hegel'in diyalektiğinde birine göre diğeri onlar olan milletler, Marx'ın diyalektiğine göre birine göre diğeri onlar olan sınıflar, ataerkil toplumlara göre kadınlar, feministlere göre erkekler, her iki cinse göre onlar olan üçüncü cins,herkesin onları var.Beyazların siyahı,siyahların beyazları onlar.Dinlerin,ulusların hatta uluslar arası kuruluşların bile onları var.

Yaşam sanki biz ve onlara göre kurgulanmıştır. Örgütlenmelerden, filmlerin kurgularına kadar, reklâmların mantığından roman kurgularına ,siyasal ve etnik çatışmaların mantığına kadar aynı diyalekt iş görür.Raiting yapan da,gişe yapan da,best seller olanda aslında biz ve onlardır.

Onların onlar olmasında biz masum mudur? Onların onlar olmasında biz'in dahli yok mudur? biz'in aşağılamaları, dışlamaları, vurması, kırması olmasa onlar bu kadar büyük olur mu? Biz'in tepkileri onların karşı tepkisine yol açmaz mı?

Bizimkiler normaldir,onlar anormal,biz insancılızdır onlar vahşi,biz medeniyizdir onlar taşralı,bizim şiddetimiz iyidir onlarınki kötü.

Biz ve onlara nasıl bakıyorsunuz? Sizin de biz ve onlarınız var mı? Sizin onlarınızın oluşmasında dahliniz var mıdır düşündünüz mü?

Vereceğiniz cevap ne olursa olsun, onlara tanıdığınız yaşam hakkı, gösterdiğiniz sabır ve verdiğiniz konuşma hakkı biz kadar olmadıkça demokrasi biz ve onlar dahil hepimiz için ütopik bir kavram olmaktan çıkmayacaktır.

04 Mayıs 2010 3-4 dakika 12 denemesi var.
Beğenenler (2)
Yorumlar