Bizim Ülke Böyle İstiyor

Düşünüp na’pacan, uyumaya devam!

Manyakça, yaşananlar ortasında kalıyor insan. Koca bir okyanus ortasında sandalla kalakalmak gibi!

Düşünmek pek doğru bir şey değil günümüzde ama arada bir düşünmek de gerekebilir!

1944'te yürütülen Turancılık soruşturmasında, Nihal Atsız, Reha Oğuz Türkkan ve Osman Yüksel Sendengeçti'nin konulduğu 'tabutluklar'dan, 50'lere gelindiğinde bu kez Şefik Hüsnü, Ruhi Su ve Zeki Baştımar geçiyordu.

Kemal Tahir, Nazım Hikmet de "gizli cemiyet kurmak" suçlamasıyla yargılandı, Bediüzzaman Said Nursi ve Necip Fazıl Kısakürek de...

Sistem Eşref Edip'e de tahammül edemedi, Sabahattin Ali'ye de...

Hediye ettiği kitap, Kemal Tahir’in 13 yılına mal oldu!

Orhan Kemal, Maksim Gorki okuduğu için, yargılandı!

Yazdığı kitap İskilipli Atıf Hoca’yı ipe götürdü!

Bedüzzaman 35 yıl sürgün yedi 20 defa zehirlendi!

Nazım Hikmet’e yazdıkları için, 35 yıl hapis cezası verildi!

Eşref Edip, çırılçıplak hücrelere tıkıldı!

Günün Cumhur Başkanı, Recep Tayyip Erdoğan şiir okuduğu gerekçesiyle hapse atıldı!

Demokrat Partililerin, tutukluluk şartları ve savunma taleplerinin kabul edilmemesine itiraz etmeleri üzerine Mahkeme Başkanı Salim Başol'un o tarihi cevabı salona yayılmıştı: "Sizi buraya tıkan kuvvet böyle istiyor."

Sağcısı solcusu, kürdü alevisi, çerkesi, dincisi, realisti, kemalisti, devrimcisi veya bilmem neysi, bunun derdinde değilim!

Haklıymış haksızmış derdin de değilim zaten!

Kimisinin düşüncesine katılır, kimsinin hiç önemsemem bile!

Gelelim günümüze ve bakalım önümüze, geçmişi yaşamak niyetinde filan da değilim!

Ne değişti ülkenin gidişatında?

Üstelik ülkenin başında belki haksız yere “hiçbir içeri atılanın bulamayacağı” şansı yakalayan birisi varken!

Ne değişti?

Hangi demokrasi, hangi hak hukuk, hangi gak guk!

Görüldüğü üzere bu ülke tarihinde, her daim en önde giden, tazı gibi koşan, tavşan gibi kaçan bir “düşünce suçu” potansiyeli var!

Şimdi ben nasıl düşüneyim ki!

Mesela baroları, avukatları, patlayan havai fişek fabrikasını, orada yitirilen canları, köpeği ezen profesörü, sonra “ay görmemişim” demesini, yakılan yağmalanan orman alanlarını, geçinemeyen vatandaşları, dünü olmayan ve yarını yok olanları, ne diye düşüneyim?

Sen de düşünme, derim! Düşünüp napacan, dünyayı sen mi kurtaracaksın!

Hayal aleminde yaşıyorsun kardeş, hiç kusura bakma diyenler bile var bana!

Bu kadar olayların arasında eğlenecek, dinlenecek, bir sürü şey varken, üç günlük dünyanı ne diye kendine zehir ediyorsun diyenler de!

Kısacası ya düşünüp kayışı sıyıracak, ya gününü gün edecek takmayacaksın!

İşte bu senin ve senin gibiler için kolay, benim için çok zor!

Kalın sağlıcakla! 

07 Temmuz 2020 2-3 dakika 95 denemesi var.
Beğenenler (2)
Yorumlar (2)
  • 4 yıl önce

    Baskıcı bir zihniyet olmadığı ötekileştirmediği sürece her fikre her görüşe her yaşam tercihine saygı duymak medeniyet gereği olmalı ama ne yazık ki çok uzak bir toplumuz o medeniyete :(((

  • 4 yıl önce

    Sadece o 3 günlük dünyayı 2 güne düşürmemek için bile düşünmeye değerdi..ama bunu bile düşünmeye üşemen kişiler giderek çoğalıyor.. Kaleminize sağlık.