Bizim Yunus

Her karanlıktan sonra güneş doğar,her acıyı zaman iyileştirir.Bağımızı,bostanımızı talan edenlerin,bağı bostanı talan olacak haberleri yok.Acıyı,ölümü kendine yol edinenler,acının ölümün esiridirler.Akıllarını rafa kaldırmış,gönülleri kararmışlar sürüsüdür masum insanları bombalayanlar. İnsan görünümlü esrârlanmış dimağlar,esrârın etkisiyle azılı bir hayvana dönüşmüştürler. Bu güruhun et yığınları, yolunuz yol değildir bilesiniz. Dağları,taşları kan eyleyenler,şimdi bağı bostanı kan eylemektedirler...Onlar,sahte peygamberlerin afyonlanmış ordularındaki şuursuz neferler gibi gerçeği göremeden ziyan olmakta,etrafı karanlığa gömmektedirler. Cehalette, Ebu Cehil'e bile pabuç giydirenlerin, güzelim dünyanın güzelliklerini görmeyecek kadar satıldıkları aşikârdır.



Şöylesine etrafa gülen gözlerle bakınca pembeleşti tüm grilikler... Yûnus koktu birden, her yanım, Yûnus oldu birden karanlık dünyam. Dağı,taşı, börtü-böceği Yûnus'ça gördüm yine ...Öylesine berrâk,öylesine güneşliydi ki hava; denizin dibinde balıkların rengini gördüm.
Gökyüzünde kuşların kalp atışlarını duydum. Yunuslar da Yûnus dediler. Zaten her Yûnus, bizim için değerlidir. Lâkin, "Bizim Yûnus başkadır" dediler. Kendini bilen, ilmini bilen Yûnus.
Okumayanları,anlamayanları anlayan Yûnus...Gelin hakka gidelim,bu gidiş kuru yolda toza bulanmış kuru emek olmasın diyen Yûnus.Yeter artık dünyanızı kararttığınız! diyen Yûnus.Cehle yumruğu atın, dünyayı kucaklayın diyen Yûnus'u gördüm bugün...



Dolsun gönüllere, aydınlık yarınları kucaklayan ilim şuası. Ezber yapmanın,ezbere takılmanın,anlamadan dinlemeden koyun sürüsü gibi birilerinin arkasına takılmanın,diploma almanın okuma olmadığını anlatan Yûnus. Bu sözden bilirim ki; Merkebe yüklenen kitabın, merkebe ve sahibine hiçbir faydası yoktur. Yoksa okuduğunu, bildiğini sanırsın. Senin bildiklerini, bilmeyenler; bildiğini bilince, bilindim sanırsın. Lâkin aldanırsın...Okuduğun , bildiğin Hâk yol üzere değilse; abesle iştigâldir. Emeğin boşadır, bilir misin? Hey! ben diyenler, benim diyenler bilin ki; bilmiyorsunuz...!



Elif; Hira'da İkrâ, Hz.Ebubekir'de sıdk, Hz.Ömer'de adalet, Hz.Osman'da edep,Hz. Ali'de ilim'dir. O yüzden, bir harfe kırk yıl köle olanları,bir elife dört kitabı sığdıranları görmedin göremezsin. Sen zahirsin,zahirdesin,zayıfsın ne yazık ki !... ilmin kapısında bekleye durursun öylece. Gelirler geçerler, göçerler amma sen halâ kurusun. Her harf, bir ilimdir,her ilim bir elif...Elif'i bilmeyenler,demesin marûf...Dilde elif diyenler, gönülden anlamayanlardır. Bilmek gerek manâsı, manâsını bilmeyenler sözde hoca geçinenlerdir. Gönül'e girmek, gönül yolundan doğru gitmek, gönül'e doğru girmekle olur. O gönül'e eğri ağaçla gidilmez.Beyaz gömlekte,kırmızı leke hemen görülür.Gönlünü gerçeğe, gerçeğin tek sahibi Allah'a açmazsan kaybedersin.Kurtuluş yolun tövbededir.Tövbe et, zamanın bugün iken. Dün geçti çünkü,yarın gelmeyebilir.Sana fırsatlar veren,nefes alıp vermeni sağlayana şükrünü bil. Zikret her daim onu. Onu herkesten ve her şeyden çok sev. Çünkü, o zor günde herkes sevdikleriyle haşrolacaktır. Rabbim bizi,kendine kul,habibine ümmet,Kur'ana hadim eylesin. Hz.Muhammed(SAV)'in Livaül Hamd sancağı altına girenlerden eylesin.

AMİN

Selamlarımla

11 Şubat 2012 3-4 dakika 54 denemesi var.
Yorumlar