Boğum
Aklımı toparlayamıyorum, beynimin içinde bulanık ve darmadağın uçuşan cümleler parmaklarıma düşmüyor artık eskisi gibi.
Bayağı zamandır nefes almakta zorlanmadan nefes alamıyor gibiyim garip bir şekilde. Hayat mı çok yüklendi bu aralar sırtıma yoksa vesile olduğum, sebep olduğum, yön olduğum sevdiklerimin hayatlarında, gözlerinde, kalplerinde gördüğüm, yüzüme acı acı sızlayan hüzünleri mi ağır geldi bilmem.
Eziliyorum, yaşlanıyorum, yer yer korkuyorum, sonra korkuyor olmamdan korkup kızıyorum içime, benliğime.
Sonra yaşadığım bu zamana kadar heybemde getirdiğim yıllarıma dönüyorum ıssızda ve kimsesizken. Annemi özlüyorum, babamı özlüyorum, çocukluğumu özlüyorum, sırtımda hiç bir hayat yükü olmadan yaşadığım yıllarımı özlüyorum. Kimseye bahsetmeden çocukluğumda çok da sıkı takip etmediğim bir aile, mahalle dizisine tutuldum uzun zamandır. İzliyorum buruk bir gülümseme ile, bazen özlemin verdiği nefes yanması ile izliyorum hatıralarımla karışık o diziyi.
Karamsarlığa düşme hakkım yok, kaygılarımı yüzüme yerleştirme hakkım yok, ne yardan ne kardeşten geçme niyetim yok. Bir değirmene düşen iki taş arasında toz olana kadar öğütülecek tek bir darı gibi öğütülüyorum öğütenlerin haklılıklarından farkına dahi varmadıkları bir hızla.
Böyle zamanlarda daha çok fark ediyor insanlığım bir dost bile bulamamış olmamın, içimi bir insan oğluna değil de okunmasını bile istemediğim bir kaç satıra dökecek kadar dostsuzluğumu.
Gerçi içimi söküp atabilecek kadar kim yardımcı olabilir ki bana, dost ne yapsın...
Kısaca dilim düğüm, ruhumu dim dik ayakta tutan sıkı bir boğum...
İçinde yaşadığımız anlar ya da gelecek kaygımız arttığında hepimiz ister istemez geçmişi özleriz. Nostalji sendromuna düşmeden geçmişin köklerinden beslenmek güzeldir, yeniye kucak açmadan az önce. Ben anne babamla geçirdiğim zamanları özlediğimden bazı eşyaları hususi kendi evime getirdim. Mesela çocukken üzerinde büyüdüğüm bir küçük halıya bakarak ağladığımı bilirim. Ne yaparsak yapalım geçmiş geriye gelmeyecek artı çocukken güzel olmayan anılar da yaşadık ama onları unuttuk zaman geçince. Her şey içinde olduğumuz şu anda güzel. Tebrik ediyorum, çok insani duygulardı ve hepsi bize dairdi.
Kendine dönük, sorgulayıcı, samimi ve etkili bir yazı ki; biraz hepimizin çıkmazlarını, köşeli hayatlarının da tasviri.
Çok beğenim ve tebriğimle, sayın Özeren.
Saygılarımla.