Boş Bahçe

Bahsetmek istediğim, adı çocuklarca 'boş bahçe' konmuş, şöyle yaklaşık 1400 metrekare boyutunda, içinde meyve ağaçları, yabani bitkiler ve çimler olan, yol kenarında, kendi halinde yaşayan bir bahçe bu. Zira artık şu anda oraya bakan sanıyorum yok ve bu yüzden sahipsiz. Belki vardır bir sahibi, kimbilir. Çocukken bu bahçenin sunduğu armut, ahlat gibi birkaç çeşit meyveden bolca yemiştik. Sanırım erik de vardı. Yirmi yıl öncesinden bahsediyorum. Armut ağacının üstünü kuşatıp olgun armutları adeta gaspettiğimiz günleri unutmuyorum. Olmamış armutları toplayan yabancı arkadaşları kötü çocuk olarak içsel dünyamda damgalıyordum. O ağaçta 1 saat kadar daldan dala, çocuk nidaları ve söyleşileriyle vakit geçirdiğimizi, hayal meyal hatırlıyorum. Bir başka gün ise misket oyun ortağım Seçkin boşbahçenin içindeki ağaçlardan birinden düşerek baygınlık geçirmişti. Belki de numara yapmıştır diye düşünmüş ama ona söylememiştim. Isırgan otları da vardı bu bahçede. Bilen bilir. Onlara dokunursanız tüysü dikenleri derinize bir madde zerkediverir ve yanma, kaşıntı arası bir duyguyla feryat etmeniz kaçınılmazdır. O zaman hayatta olan dedemlerin bahçeli evinin yakınlarındaydı bu boş bahçe. Oysa ki envai çeşit çiçek, böcek ve hayat mücadelesi vardı içinde. Boş değildi anlayacağınız. Ama ne hikmetse boş bahçe diyordu oranın çocukları. Şimdi bugün çocuklar pek uğramaz oraya. Yirmi yıldan fazla oldu belki içine girip bakmadım. Yanından geçiyorum ama artık oyun bahçesi gibi gelmiyor. Artık yabancı gibi. Soğuk davranıyor. Kimbilir, belki artık çocuk olmadığım için. Küsemem. Özlüyorum, betonsu hayatın içinde bazen ağaçları, otu, böceği. Şimdi yazarken bile içim pırpır ediyor, huzur buluyor. Ne mutlu bir bahçesi olana!

22 Haziran 2013 1-2 dakika 50 denemesi var.
Beğenenler (1)
Yorumlar