Boş Sandalye
Çayımın şekerini karıştırırken olmadığın yerde,
Özlem duygularım kabardı yine bu sabah,
Sensizliğin acısı attığım şekere galip,
Karşımda duran sandalyede,
Yokluğunun verdiği hasreti yudumladım...
Yudumlarken sensizliği,
Tükenmeye yüz tutmuş, ümitlerimin uçurumunda,
Başlangıcım olduğunu düşündüm..
Altında oturduğum ağacın,
Suya hasret hali gibi kavuşmak istedim sana...
Yüreğimin karanlık topraklarına gömdüğüm sevgiyi,
Tüm olmazlık zincirlerimi darmadağın ederek,
Yeniden filizlendirişini düşündüm..
Hayatımın çileli gelgitlerine, nokta olduğunu düşündüm,
Bakarken boş sandalyeye...
Severken sevilmenin tadını düşünüp,
Sana uzanan köprüler kurdum olmadığın yerde,
Rüzgarın önünde sana sürüklenmeyi,
Kuşların kanadında, bahçene konabilmeyi düşündüm,
Yudumlarken sensizliği...
Düşünürken seni olmadığın yerde,
Tarifte dilimi güçsüz, tüm kalemleri yetersiz kılan hislerim,
Oyuncağına kavuştuğunda mutlu tebessümler saçan,
Çocuk duygularımı,? yoksa insan gibilerin içinde,
İnsan bulmanın çığlıklarımıydı diye düşündüm...
Kadınım otururken serinliğinde, suya hasret hali o ağacın,
Canım dedirten düşlerime dair seninle ilgili ne varsa,
İçtiğim bir bardak çayın acılığında tatlı gelmişti bu sabah,
Sevmek ne kadar güzel demiştim, bakarken boş sandalyeye...
Tatlı düşüne mahkum ettiğim gözlerim,
Uyandı ve şimdi kalkıyorum bu masadan,
Zira garson, kahveden de ağır gelen bu acı çayı tazelemek istiyor,
Lakin sensizliğin acısı, attığım şekere hep galipse,
Ne anlamı var garsonu yormanın...
çok çok duygusal bir deneme daha şiir tadında yüreğin hep çağlasın
yüreğine sağlık canım abim