Boşluk
Belki de boşluk, tek başına, hiç bir şeye yapışık olmadan, başlı başına vardır. Bir şeylerin uzantısı, tamamlanması gereken, devamı olan bir şey değildir. Yok olandan oluşan değil, salt kendisi var olandan anlam bulabilir bir hale gelmez mi bazen? Bitenin artık olmayanın açtığı derin bir oyukduysa eğer o oyuğa tıkıştırılan her şeyi yutan obur bir karadelik diye tanımlamak kendisini uygun olmaz mı? Var olanın yok oluşu kadar yok olanın var oluşuyla da başka yerlerde başka boşluklar ortaya çıkmaz mı? zamanın sarmalından bir anda fırlayıp çok ötelerde ve çok gerilerde adı konulmamış çağlara ilk adımı atan ayağın altındaki kayan toprakla, ruhun derin zelzeleleri arasında bir boşluk bağı yok mu? Yaşamak, boşlukları tamamlama gayreti olmasaydı keşke, saygıyla kabullenseydik olmayanı olan kadar ve hep bir yerini doldurma telaşını yerine boş bıraksaydık o koltuğu, severdik belki üzerinde var olandan ötürü değil de sırf kendisi için koltuğu. Yaşamak büyük bir boşluğun etrafında dolanmak olsa gerek, er ya da geç içine düşüp düşündüğümüz.
Güzel yazı tebrikler :)
Tebrik ederim Elif şairim. 🧿
Yaşamak ,direnç ve umutla , Elif yüreğine ve kalemine sağlık ,.
İlginç bir konu, uhrevi gerçeklerin çevresinde dolaşan yaklaşımlar. er ya da geç ruhumuz o boşluklarla hem hal olacak bir gün. Kutlarım böyle ilginç bir konuyu irdeleme anlayışınızı.
Hayatta da yaşadıklarımızda da zaman zaman büyük boşlukların içine düştüğümüz durumlar olmuyor mu? Kimi zaman sağlam bir dost, arkadaş ya da sevgili doldurur bu boşluğu, kimi zamanda dolmaz bir türlü hayatımızda ki ruhumuzda ki boşluklar. O zaman sıkıntı da büyük demektir. Dileyelim ki her şartta hayatta ki boşlukları dolduracak zamanımız ve yanımızda iyi insanlar olsun. Çok kısa olmuş yazı biraz daha uzun yazılabilirdi yine de kutlarım içtenlikle Elif Hanım...