Böyle çökertilir toplumlar
Böyle çökertilir toplumlar: Özgürlüğe, aydınlığa, çağdaşlığa, gelişip medenileşmeye koşan, hak ve hukukunu arayan, kısacası özgür, cesur ve kendine güvenen bir insan topluluğunu dizlerinin üzerine çökertmek için, bugün bizde kullanılan yöntemi kullanır, gizli gündemleri olan egemen güçler.
NİÇİN: Egemenliklerini sürdürebilsinler, amaçladıkları gizli gündemlerini uygulayabilsin, koca insan kütlelerini rahat sömürebilsinler diye.
HANGİ VASITAYLA:Ekonomik sömürüyle, ortamı denetimsiz bırakarak, toplumsal ve milli eğitimi yozlaştırarak, büyük devrim çabalarıyla elde edilmiş devlet ve millet kazanımlarını satarak, bir takım yandaşlara yok pahasına aktararak, Devletin etkili ve yetkili güçlerini zaafa uğratarak, onlara her fırsatta itibar kaybettirerek, vatandaşlarını bilinçli olarak yoksullaştırıp onları sürekli ulufe yardımları bekler duruma düşürerek.
Az gelişmiş, eğitimsiz bir toplumun, bireylerinde hep gelecek korkusu vardır. Bu nedenle çekingen ve suskundurlar. Onları güçlü kılacak vasıta ekonomik özgürlük ve bütünlükleridir. İnsanlarımız gelecek korkusu duymayacak kadar parasal imkanlara sahipler mi? Kuşkusuz değiller, olabilseydiler bugün yaşanan kötü ve olumsuz, acı durumların hiç birini yaşamazlardı. Çünkü kendilerini eğitip, özgür ve dinamik kılacak ekonomik imkalara sahi olabilseydiler gelişimlerini tamamlamış özgür düşünen cesur insanlar olurlardı.
BASKIC VE GERİCİ EĞEMEN GÜCÜN: En birinci yöntemi, insanı eğitmeyarek, onu cahil ve bilinçsiz bırakmaktır. ikinci yöntem olarak topluma ekonomik özgürlük vermemektir. İnsanları daima "bir lokma -
bir hırkaya mahkum etmektir. Yani ölmeyecek kadar paraya, gıdaya, imkana mahkum etmek. Böylesi toplum bireyleri uyuşuktur, korkaktır, bilinçsizdir, kadercidir, kişiliklerini geliştiremezler, kendi daracık kabuklarının içine hapsedilmiş mecalsiz bir ipek böceği kurtçuğu gibidirler. Onlar üretir, egemen güç, kendi hempaları, yandaş ve yalakalarıyla sömürüp semizleşerek imparatorluklarını kurup, sürdürürler.
KURTULUŞUN YOLU NEDİR ?...... Kurtuluşun yolu cesur olmaktır. Her haksızlığın, hukuksuzluğun, yolsuzluk ve olumsuzluğun üzerine cesaretle yürümektir. Cesaret herşeyi çözer. Her kirli ve zor oyunu bozar. Sömürgenleri korkutup caydırabilecek en etkin güçtür. Cesareti geliştirirken, insan eğitimini ve bilincini de artıracaksınız. Cesaret ve bilinç... bir toplumun gelişiminde at başı birlikteliği sağlamalıdırlar. Bilinçsiz cesaret, kaba kuvvettir, cahil cesaretidi. Kolay alt edilebilir. Ama akla yerleşen bilinç - cesaret takviyesi ve işbirliği, her olumsuzluğu çözer, baskıcı bütün sömürgen unsurları darmadağın eder. Mutlu, cesur, umutla gülen bir toplumun doğuşu demektir bu. Kafalara yerleştirilmesi gereken en pratik, en etkili ve sonuç getirici yol budur.
ONURLU VE BİLİNÇLİ BİR TOPLUMUN : İnsanları çöp konteynırlarında açlığını gidermek için yiyecek kırıntıları aramaz. Hasta çocuklarını tedavi ettirmek için insan soyup hırsızlık yapmaz. Hayati organlarını satışa çıkarmaz. Toplumun değerli ve kutsal kadınları, çocuğuna süt ve gıda parası, evinin geçimine katkı olması, ölmeden ayakta kalabilmek için, yaralayıcı fedekarlıklarda bulunmaz.İnsanlar sokaklarda ölüme terk edilmez.
ADİL, KURALLARA VE YASALARA UYUMLU YÖNETİLEN BİR TOPLUMDA:
Kadınlara hiç bu kadar zulmedilmez. Kadınlar sapık cinsel dürtülü arzulara cevap vermiyorlar diye öldürülmezler. Üzerlerine benzin dökülerek yakılmazlar. Öldürülüp, testereyle parçalanarak cesetleri çöp konteynırlarına atılmaz. Onur kırıcı, aşağılık zina eylemine zorlanamaz, zinayı serbest kılan yasalar çıkartılamaz. Böylesi olay ve eylemlerin meydana gelişini içlerine sindirebilen devlet ve toplum yöneticileri, asla dinden, imandan, inanç özgürlüğünden söz edemez, Demokrasi sözcüğünü ağızlarına alamazlar.
GELECEĞE GÜVENLE BAKTIĞI SÖYLENEN TOPLUMLARDA:
Bukadar çok sayıda savunmasız çocuklar kaybolmaz. Onlar çalınarak, kaçırılarak, organ mafyalarına pazarlanmaz. Sapık cinsel arzulara alet edilerek, öldürülüp boş arazilere, dere yataklarına atılmazlar.
Kendisini sağlık kurumuna teslim eden insanların, "af edersiniz yanlışlık oldu" diyerek, hayati organları telef edilerek ölüme mahkum edilmezler. Bu suçları işleyenler takipsiz kalmaz, ellerini kollarını sallayarak, mağdurların gözleri önünde yaşam süremezler di, adil hak hukuk gözetilen bir düzende.
İYİ YÖNETİLEN HİÇ BİR ÜLKENİN : Yargısında, ordusunda, kolluk güçlerinde, bürokrasi ve tüm kuruluşlarında, Özellikle de vatandaşları arasında bu denli keskin, önyargılı, kin ve nefreti körükleyen ve böylesine doruğa çıkartan anlaşmazlık ve kavgalar olmaz. Bir köpeğin mahallede havlaması sonucunda mahalle halkı kavgaya tutuşup insanlar birbirlerini öldürülmezler.
Hiç bir ülke ve toplum da insanlar bu denli denetimsiz bırakılmaz. yasa tanımazlığı bu denli göz ardı edilemez. İşlenen suçlar, yapılan yolsuzluklar bu denli görmezden gelinemez. Belli bir kesim, yolsuzluk, yoğun ve ağır suçlarını dokunulmazlık zırhlarının arkasına gizleyerek, bedel ödemekten kurtulamazlar.
Gidişat bu olunca, kötü niyetliler, kural ve yasa tanımazlar, suç işleme imtiyazı elde etmişcesine tüm toplumsal kuralları çiğneyerek kötü örnek olmayı olabildiğince büyütürler.
Bu durumu gören pek çok toplum bireyi bundan etkilenir, oda zayi olan hakkını, gördüğü zararların hesabını sormayı, kendi usulünce düşünür, bunun hesabını da bizzat kaba güçle - şiddetle sorma yolunu seçer. Aynen bu gün toplumumuzun pek çok kesiminde vuku bulgu gibi.
Hiç bir medeni ve çağdaş ülkede 'İrtica'nın odağı olmuş siyasi kurumların hükümet olup, yönetim ve yasama yetkilerini kullanmaları etik ve Demokratik bir davranış olarak görülmez.
Bütün bu olumsuzlukları, toplumsal çöküntüleri yaratan toplum yöneticilerini, insanların reddetmeleri yerine, bir de tebrik ederek mükafatlandırmaları mı bekleniyor acaba?
Maalesef bunu tam da böyle bekleyenler var. Toplumun cahaletine, korkutulmuşluğuna, bastırılmışlığına, ekonomik güçsüzlüklerine güvenen sömürgen insanlar için de, sanki hiç kural ve yasalar yoktur. Rahat ve ölçüsüz davranışlar en çarpıcı örnektir bunlara.
Bunların hiç birisi gerçek dışı değildir. Bu coğrafyada yaşayan her Türk insanı, bu olumsuz acı durumların her gün bir kaçıyla karşılaşmaktadır. Evet belki korkudan, bastırılmışlıktan söyleyemez, itiraf edemezler ama, yaşanan kaos durumlarıyla Türk halkının cebelleştiğini görmesi gerek gözler görürür ve düşünebilen beyinler bilirler.
KEMAL POLAT
Gerçekten paylaşım değeri herkesi saran güncellikte bir yazı. Fakat sevgili dost, İnsan dediğin şey bütün aksamları külüstür bir makinadan el kol yordamını bulması gereken kuzu kuzu çalışması gereken bir makina değil ki. Eğer o gözle bakılırsa yukarda yazı içeriğini dolup kapsayan yıkıntı ortaya çıkar. Aynı yaklaşımın öbür yüzüyse aklına estikce keyfi bildiğine gönül kaptıran böyle bir karmaşadan tepeden tırnağa tezgahı düzgün cennetlik kitap gibi düzgün ordulaşmış uyumlu toplumlar yaratmaya kalkışmak..İkisi de aynı kapıya çıkar anlayacağınız. Ayrıca...Para cuntası, güdümlü insan, ve vatikan üçlemesi..Bir başka irtica türüdür...Sözümona ince işlenip ve çaktırmadan uysallaştırılmış...'terbiyelice eğitimli' bir diğer dümdüzlükte. Güzel paylaşıma sevgi ve selamlarımla.
herşey köy enstütülerinin kapatılması ile başladı, yazınızda dile getirdiğiniz bütün olumsuzlukların temel başlanğıç noktası budur bence. o tarihten sonra türkiyede çocuğu bilinçle şekillendirip adam edecek öğretmen yetişmez oldu. kendi çabaları ile yetişenler ise hep azınlıkta kaldı, hep bastırıldı, hep sürüldü, hep kıyıldı.. bir bakın cumhuriyet tarihine, o dönemde yetişen köy öğretmenlerinin yaptıklarına, eserlerine, edebiyattan müziğe kadar sanatın her alanında gösterdikleri başarıya, halkla bütünleşip gerçek anlamda bir ÖĞRETMEN olarak yaptıklarına bakın.. çok iyi biliyorum ki siz de öyle bir öğretmenden eğitim aldınız ilkokul yıllarınızda... yaşayansınız yani,,, bizler tonğuçtan, makaldan, baykurttan, binyazardan,akçamdan okuduklarımızla biliyoruz o günleri, biz birleşik kaplar kanununu kitaplardan öğrendik, onlar kendi yaptıkları okula su getirirken görerek öğrendiler..yozlaşma önce beyinlerde başlatıldı bilinçli ve planlı olarak, hala da devam etmekte, sinsice, kurnazca, müthiş bir örgütlenmeyle.... devletin,, hazinenin, bir toplumda asla ve asla olmaması gereken tarikat denilen pislik yuvalarının desteği ile..bilmezler mi ki, islamda ne tarikat vardır, ne mezhep...