Bu Sabah ...
Bu sabah bir yağmura sırılsıklam bir günaydın ısmarladım. Çamur, balçık içindeki adımlarıma kilometre başına bir umut.
Gözlerimin buğusunu renklersin diye bir şimşek çakışı bekleyişim.
Gözüm, göğün aydınlık yüzünde...
Oysa günlük güneşlik bir hüzün oturdu yüreğime. Yüzüme ulu orta bir gün ışığı. Bu sabah yağmuruna bu kentin, ıslak sokaklarına arşınlamıştım oysa dualarımın kapısını. Alaycı bir gülümseyiş şimdi gökyüzünde; Tanrı'dan gelen bir ses belki de! 'İstediğin her zaman olmaz küçük insan! '
Bu gün bunca isteyişim bu yağmuru, bin asır önceki bu gün bana gelişindeki berekete bir ayindi belki. Gizli bahçemdeki sızılarımla oynamayı bırakıp, ortalık yere bir yürek dolusu sevda ekişimdeki o çocukça sevince bir özlem.
Bu şehrin yağmuruyla bana geldiğin günün, yine bir bahar ikindisi ıslaklığıyla gidişini ezbere bildiğim halde; lanet okumam gereken ne var ne yoksa ve yarım kalan bir nakaratın dilime damağıma yapışmışlığı da gün gibi ortadayken, hala o yağmuru bekliyorum...
Dilimde duan; gelişinin kutsal düşüne, gidişinden arta kalan bir yürek büyütüyorum...
Bu sabah bir yağmura sırılsıklam bir günaydın ısmarladım.
Salya sümük ağlayışım belli olmasın diye belki.
Ve bu kadar komik bir sebebe, bir ömrün bana kalan sancılı mevsimlerini çıkarıp attım üzerimden. Bahar soyundum ve boyadım kara kışlarını sürme diye gözlerime.
Ağlıyorum şimdi...
Gözlerimde konakladı beklediğim yağmurların çisiltisi...