Buruk acı ve sonsuz nefret, aşkın mutasyonu....
Bu derya, bir nimetti sana; hicran kapladı bedenimi,boşluk doldurdu yerini.Sevgimin ölçütü belki bilinmezdi. Fedakarlık giysisine bürünmüştüm belki. Gözlerim iyi görmez, kulaklarım işitmezdi kimseyi ! Seni görür, seni dinlerdim. Dünya da neler keşfetmiştim bana attığın bir gülücükle, bütün dertlerim gitmiş, umutla örtmüştüm üzerimi.Gözümü karartıp çekmiştim isyan bayrağımı... Bir sevgili uğruna vazgeçmiştim özümden.Benliğimi yitirmiş, yar ' e dönüşmüştüm tümüyle.Bilinmez bir derinliğe düşmeden önce...
Kendimi buldum birden, karanlık ve soğuk bir yerde.Yüreğim ürküyor ve bedenim titriyordu.Kış aylarından nefret etmeye başlamıştım, karda oynayıp, sokak lambaları altında gezintilerimizi düşündükçe.Yağmurlar mutlu ederken yeşilleri, benim yüreğim boğulur olmuştu her damlada.Seni hatırlıyor, sana kızıyordum delice.Iki yol vardı benim için; ya sende kalıp üşüyecek, ya da sıcak yerlere göçecektim.Her sözün bir iğne, her bakışın bir hançer oldu bana.Yıllarımı feda etmişken uğruna, yaşadıklarımın acısı ve yaşayamadıklarımın özlemi bitirdi beni her geçen zamanda...Şimdi gözlerim görür, kulaklarım işitir oldu.Bir gülücüğe değil, yürekten gelen kahkahalara kanar oldu bu yürek...Ben "Anka Kuşu"na dönüştüm, sen ise bir yabancıya. Git şimdi ey Yar ! Kendin için git...